menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Elçi ve cariye

6 0
20.04.2024

Genç kız, gülkurusu renkli ipek bir halının üzerine sere serpe uzanmıştı. Üzerinde altın işlemeli beyaz bir elbise vardı. Boynu, gerdanı, bilekleri ve elbisenin bitiminde belli belirsiz görünen zarif ayakları, tehlikeli çağrışımlar yaptıracak bir çıplaklıkla ortadaydı. İnsanı karanlık kuytulara, tekinsiz sokaklara, netameli köşe başlarına sürükleyecek kadar güzel ve tehlikeliydi.

Neredeyse tüm ömrü kanlı çarpışmalarda geçmiş olan general de bu tehlikenin farkındaydı. Armağan olarak kendisine verilmek istenen bu genç ve güzel cariyeyi kabul ederse ne tür belalarla karşılaşacağını pekala da kestirebiliyordu. Nedir, cariyeyi kendisine hediye etmek isteyen adamın hatırı sayılır bir güce sahip olduğunu, hediyeyi almak istemezse bu güçlü adamı kızdırabileceğini de biliyordu. Her şey bir yana, bu adamı gerçekten seviyordu ve onunla olan kişisel dostluğuna çok önem veriyordu.

Tavana kadar uzanan oymalı pencerenin kesme camlarının ardından dışarıya baktı. Sonra da yanındaki pencereden dalgın gözlerle aynı manzarayı inceleyen adamı izledi. Ellerini arkasında kavuşturmuş olan adam, kırmızı fesini kaşlarına kadar indirmişti. Gözlerini kısmış, generale hiç bakmadan, sakince onun vereceği cevabı bekliyordu. General cariyeye bir kez daha baktı. Yavaşça içini çekti ve camdan dışarıya bakmayı sürdüren adama dönüp, ‘Sultan hazretleri, hediyeniz beni onurlandırdı, teşekkür ederim’ dedi. İki adam içten bir biçimde tokalaştılar.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Osmanlı İmparatorluğu Büyük elçisi General Lewis Wallace, Osmanlı Padişahı İkinci Abdülhamid’in kendisine armağan ettiği ‘Saraylı Cariye’ adlı tabloyu koltuğunun altına sıkıştırdı ve ayaklarını birleştirip, padişaha görkemli bir asker selamı verdi. Biraz sonra padişah ile büyük elçi, Yıldız Sarayı’nın salonlarından birine girerek Marmara’ya bakan sedirlere oturdular ve kehribar renkli nargile dumanları arasında, koyu bir tarih sohbetine giriştiler. Büyükelçi General Wallace, Osmanlı Padişahı İkinci Abdülhamid’e kendi yazdığı Ben Hur romanını geçen akşam bıraktığı yerden okumaya başladı. General........

© Muhalif


Get it on Google Play