menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mehmet Ağar aracılık etmemişse

11 0
25.08.2025

Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu, “Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun, CHP’den AKP’ye geçişine Mehmet Ağar’ın aracılık ettiğini” yazdı.

Özlem Çerçioğlu ve Didim’in eski Belediye Başkanı A. Deniz Atabay’ın, Mehmet Ağar’ın oğlu Tolga Ağar ve Korkut Eken ile Didim'de bir yatta toplantılar yaptığını belirtiyor; bu bilgilerin kaynağının yerel Aydın Şafak gazetesi olduğunu da vurguluyordu.

Fakat yazıda adı geçen Mehmet Ağar, Korkut Eken ve A. Deniz Atabay, arayarak bu bilgileri yalanladılar. Uğuroğlu da her üçünün açıklamasını yazısına ekledi. İyi de yaptı, düzeltmiş oldu.

Uğuroğlu sonra da beni arayarak, bu konuyu etik açıdan incelememi istedi. Anlaşılan haberin yerel medyada günler önce yayımlanmasına rağmen tarafların açıklama yapmamasına güvenmiş; adı geçen kişilerden kontrol etmeden alıntılamış.

Kuşkusuz Ağar ve Eken, o haberleri duymamış olabilir. Ancak Aydın ve Didim belediyelerinin yerel medyada çıkan böyle bir haberle ilgili açıklama yapması gerekirdi. Açıklama yapmamaları ciddi bir eksiklik. Fakat ilk de değil.

Aydın Şafak gazetesi, Özgür Özel’in, CHP’deki törende Çerçioğlu’nun elini sıkmadığını yazmıştı; belediye onu da yalanlamadı. Ama sonra tokalaştıklarını gösteren fotoğraf çıktı.

İlgililerin açıklama yapmamış olması, -hele de yerel medyadaki- bir haberin doğru olduğunu kanıtlamaz. Hem de kişileri zan altında bırakan bir haber söz konusu. O nedenle Uğuroğlu’nun da alıntılarken kendisinin de kaynağından kontrol etmesi gerekirdi.

Bu değerlendirmemi Uğuroğlu’na da ilettim; değerli bir işbirliği oldu. Bu yazımı köşesinde yayımlayacak ve de taraflardan özür dileyecek. Bizim meslekte yanlıştan kaçamayabiliyoruz ama önemli olan ders almak, yanlışı mesleğimiz adına artı değere dönüştürmek…

Mankenin ölümü ve fikri takip

Yargıtay’ın, manken Aslı Baş’ın ölümüyle ilgili davadaki beraat kararlarını bozduğu haberini görünce, gazeteci Ercan Öztürk’ü anımsadım. Aslı Baş’ın, Ahmet Bayer’in Bodrum’daki tatil köyündeki villasının balkonundan düşerek öldüğü 2010 yılında Akşam gazetesindeydi; genç kadının ölümünün intihar değil, cinayet olduğuna dair seri haberler yazmıştı.

Sonra da bu davayı unutmadı; fikri takip gazeteciliğinin başarılı bir örneğini vererek edindiği bilgileri kitaplaştırdı da. “Bir Cinayetin Aslı” adlı kitabında “Adaletin gücü mü, güçlünün hukuku mu?” sorusuna yanıt aradı; iş insanı Ahmet Bayer ile oğulları Hakan Sadi ve Volkan Bayer’in gücünün yargıyı ve medyayı nasıl etkilediğini kanıtlarıyla anlattı.

Yargıtay kararını duyunca tebrik etmek üzere aradım Ercan Öztürk’ü, mutluydu. “Yargıtay bozmak zorunda kaldı. Aslı Baş’ın ölümünün cinayet olduğunu haberlerden sonra kitapla da insanların gözünün içine soktuk” dedi ve devam etti:

“Gazeteciliğin yargı üzerinde ne kadar etkili olduğunu gördük bu davada da. Ahmet Bayer, gazetecilerin nasıl insanlar olduğunu iyi çözmüş. Haber yapacak gazetecileri, magazin müdürlerini otelinde ağırlıyor; haberleri engelliyordu. Ben de Aslı Baş haberlerini yazmamam için hem Mehmet Emin Karamehmet hem de Ethem Sancak döneminde baskı gördüm.

İnanıyorum, kitabım olmasaydı Yargıtay, bozma kararı vermezdi. Kitabı okuyan herkesten ‘Vay be kızı göz göre göre öldürüp atmışlar’ tepkisi aldım. Düşünün, gece saat 02.30 sıralarında oluyor olay.........

© Muhalif