Alaska frigo
Trump - Putin Alaska Zirvesi’nin olacağının beyanından itibaren nedense çocukluğum aklıma geldi. Gittiğimiz bir sinemanın film arasında bir satıcı alaska frigo diye bağıra çağıra içi buzlu dışı çikolata kaplı bir şey satardı. Hani yediğinizde ağzınız tatlanır, içiniz serinler ama birkaç dakika sonra ne yediğinizi de unutur, yarıda kalmış filme dönerdiniz. İşte büyük önem verilen, yüksek sesle bağıra çağıra dünya kamuoyuna satılmaya çalışılan Trump - Putin Zirvesi de bende aynı tadı bıraktı.
Aslında bu yazının başlığını “fiyasko” olarak düşünmüştüm. Baştan beri bir sonuç çıkmayacağı o kadar belliydi ki; her ne kadar bazı yazarlar bu bir araya gelişi 4-11 Şubat 1945 Yalta Konferansı’na benzetseler de mevcut görünümle hiçbir ilgisi olmadığı açıktı. Yalta’da bir araya gelenler 2nci Dünya Savaşı’nın galipleriydi ve Dünyayı nasıl paylaşacaklarını tartışıp paylaşmışlardı. Alaska’da bir araya gelenler ise savaşanlardan bir tanesinin görüşmelerde yer almadığı sözüm ona bir barış müzakeresi yapacaklardı.
Başlangıç anından itibaren semboller sergilendi. Zirvenin yapılacağı Alaska’nın seçimi bu sembollerde baş rolü oynadı. Çarlık Rusya’sı kendi toprağı olan Alaska’yı ABD’ye satmış, dolayısı ile Putin zirve burada olsun derken acaba neyi ima etmişti? Topraklar el değiştirebilir, dolayısı ile benim ilhak etmek istediğim Ukrayna topraklarına da bu gözle bakın mı demek istemişti. Ardından kendisinden beklenmeyecek kadar incelikle misafirini karşılayan, Putin’in ayaklarına kırmızı halılar döşeyen........
© Muhalif
