menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DÜNÜN VE BU GÜNÜN KİLİSE VE BATI’SI

8 0
26.07.2025

Değerli okuyucu! Bir TV. Kanalında Prof. Dr. Şener Aktürk’ü dinledim. Bu yazımda, onun sohbetinden aldığım bazı notları paylaşmak istiyorum sizlerle.

O Köylerin ve 300 Mescidin Yerinde Yeller Esiyor. Ortaçağ’da Batı Avrupa’nın pek çok yöresinde, Müslümanlar ve Yahudiler yaşıyordu ve bazı bölgelerde de çoğunluğu oluşturuyorlardı. Meselâ sadece Sicilya adasının Palermo şehrinde 300 mescit olduğu rivayet ediliyor. Bugün Palermo şehrinde, Sicilya’nın ve İtalya’nın genelinde ve hatta Batı Avrupa’nın tamamında, kökeni Ortaçağa kadar dayanan Müslüman bir topluluk, bir köy, Müslüman bir sülale veya o döneme ait faal durumda olan tek bir cami bile yok.

Yönetici Kraldı Ama…

13. yüzyılın başlarında bugünkü İtalya, İngiltere, Fransa, Macaristan, İspanya ve Portekiz’e karşılık gelen bölgelerde Müslümanlar ve Yahudiler, Hristiyan hükümdarların yönetimi altında yaşıyordu. Ancak çok geçmeden Batı Avrupa’daki bütün Müslümanlar ve Yahudiler yok edildiler. Ya sürgün ve katledilerek veya zorla dinleri değiştirilerek ortadan kaldırıldılar.

Batı, bu vahim sonuca, Gregoryen Reformuyla hızla güçlenen Papalık liderliğindeki ruhban sınıfının, hükümdarlara yaptığı baskıyla ulaştı. Ruhban sınıfı, Müslümanları ve Yahudileri, hatta Katolik mezhebinden olmayan herhangi bir azınlığı koruyan hükümdarları tahttan indirerek cezalandırdı; onların yerlerine, azınlıkları yok edecek hükümdarları getirdi.

Orada Devletler Üstü Bir Güç Vardı

Bu güç,1529 yılına kadar 470 yıl devam eden bir güçtü. O güç, hükümdarları cezalandırır, aforoz eder, tahttan indirir, ülkesinin tamamını din hizmetlerden mahrum bırakır, nikâhları iptal eder ve gerekli gördüğü zaman haçlı seferi düzenlerdi. Evet, Ortaçağ’daki Batı’da devletler üstü bir güç vardı, o da Papalık ve ruhban sınıfıydı. O gücün lideri de bizzat Papaydı. O gücün, kendi emri altında bir ordusu vardı. O güce göre halk üç sınıfa ayrılmıştı; birinci sınıf, ruhban sınıfıydı. İkincisi aristokratlar, üçüncüsü de halktı. Bir de, insan sayılmayan, görüldüğü yerde imha edilmesi gerekenler vardı; onlar da Müslümanlar ve Yahudilerdi!

Papanın iç siyasî mücadelelerdeki rakibi, hükümdarlardı. Bu mücadelede, Müslümanlar ve Yahudiler, hükümdarların tarafını tutuyorlardı, çünkü hükümdarlar sayesinde kendi inançlarını rahatça yaşayabiliyor, gelenek ve göreneklerini devam ettirebiliyor, sarayda iş bulabiliyor ve kendi dillerini konuşabiliyorlardı. Bu durumdan son derece........

© Mir'at Haber