BU DÜNYADA HEPİMİZ İNŞAATÇIYIZ
Değerli Okuyucu!
Bu makale, malumu ilam kabilinden bir yazı olacak.
Bizim itikadımıza göre her birimiz, barınacağımız evlerimizi kendimiz inşa ediyoruz. Gitmek için geldiğimiz bu fani dünyadan sonra, gideceğimiz yerdeki barınaklarımızı da biz yapacağız.
Elimizdeki malzemeler; taşımız, tuğlamız, balyoz, kerpeten ve keserimiz ise, bütün DAVRANIŞLARIMIZ, kafamızdaki DÜŞÜNCE ve kalbimizdeki İNANCIMIZ olacak.
Peki, kimin evi daha sağlam olacak acaba? Hele böylesi bir internet çağında, yapay zekâların yaygınlaştığı bir zamanda, 8 veya 9 şiddetindeki depremlerde kimin evi yıkılmaz; ayakta kalabilir acaba?
Sizler ne dersiniz bilmem ama bu soruyu bizim inandığımız KİTAP, hem soruyor hem de şöyle cevap veriyor:
“Binasını, Allah’a karşı bir [takvâ] (duyarlılık) ve (Allah) rızası üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir uçurumun kenarına kurup, onunla birlikte kendisi de cehennem ateşine düşen kimse(ninki) mi? Allah zalimler topluluğunu, doğru yola ulaştırmaz. (Münafıkların) yaptıkları bina, kalpleri parçalanıncaya kadar yüreklerine devamlı olarak bir kuşku (sebebi) olacaktır. Allah bilendir, doğru hüküm verendir (Tevbe suresi, 109 -110)
Şanslı ve Şanssız Ustalar
Kendi evini inşa eden milyarlarca ustadan şanslı olanlar var; daha dünyaya gelir gelmez onların, bir kulağına ezan okunuyor, diğer kulağına kamet getiriliyor. Ama ne yazıktır ki onların içinden, bu şansı gereği gibi değerlendiremeyenlerin sayıları da hayli kabarık. Onlardan kimileri; “Daha zaman var, şimdilik hayatımı yaşayayım, gezip- tozup eğleneyim; ileriki yaşlarda inşaata başlarım..” diyorlar. Gelin görün ki onların birçoğu, bekledikleri o yaşları göremiyor. Kimileri de ileriki yaşlarda ya elden ayaktan kesilıp, dermansız hale düşüyor veya inşaat için gerekli olan elindeki araç-gereci yitiriyor, bir başka ifade ile sapıtıyor.
Kimileri de…
Kulağına ezan okunmayanlardan bazıları da usta arıyorlar, çırak olup ustalaşınca da usta yetiştiriyorlar. İstanbul’da bir dernek kurulmuş. Bu derneğin, şehrin selatin camilerinde görevli elemanları var; bunlar, dil bilen, İlâhiyat diplomalı veya İslâm hakkında malumatı olan elemanlar. İşte bu elemanlarından biri olan Brezilyalı Abdülmecid Bey, kendisini şöyle tanıtıyor:
“Katolik olarak yetiştirildim, ergenlik çağında kendimi sorgulamaya başladım ve farklı dinleri........
© Mir'at Haber
