menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İNSANIN VAROLUŞ GERÇEĞİNE ULAŞMADA EĞİTİM

16 0
07.07.2025

İnsan, akıl ve şuur sahibi bir varlık olarak, öncelikle kendini bilmek ve kendi dünyevi sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır. Kendimizi bilmek, bizi var eden gücü tanımak ve onun bizimle olan tarihi ve felsefi ilişkisini anlamakla başlamaktadır. Birçok bilge ve ilim sahibi insan, insanın mucizevi varlığı ve içinde yaşadığı kainatın kendi kendine ortaya çıkamayacağını söylemiştir.

Din ve Varoluş:

Aslında ilahi dinleri dikkate alınmadan, insanın kaderini de tam olarak belirleyebilmek mümkün değildir. Kur’an, geçmiş milletlerin hayatından örnek verirken, onların inanç ve ahlak sistemlerinin çöküşü ile, kendi yok oluşları arasındaki önemli bağı haber vermektedir.

İnsanın varoluşunu bilmesiyle, onun kendine biçtiği rol arasında önemli bir münasebet bulunmaktadır. “Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz” hikmetli sözü, “neyi bilirseniz, ona göre yaşarsınız” sözü ile bağlantılı anlamaya çalıştığımızda, şuurlu bir hayatın ne kadar önemli bir konu olduğunu fark edebiliriz.

Varoluşu anlamaya başladığımızda, kendimize ait bir hayatın nasıl olması ve bu hayat içinde nelere önem vermemiz gerektiğini de belli etmiş oluruz. Mevlana, insanın mahiyetini anlatırken, onun bu dünyada tam manasıyla mutlu olamadığını, “kamış metafor”u ile açıklar. Kamış, kamışlıktan ayrı kalmış olmanın ızdırabını yaşamakta ve bu ızdıraptan kurtulmak için, tekrar kamışlığa dönmeyi istemektedir. İnsanın da, ilahi varlıktan ayrılığının ızdırabı içinde bu dünya hayatı içinde gerçek mutluluğa eremediğini bu örnek ile açıklamaktadır. İşte burada, varoluş ile ilgili bir şuurun eksikliğini........

© Mir'at Haber