KUR’ÂN VARKEN, MESİH’E/MEHDİ’YE İHTİYAÇ YOKTUR
Zamanın sonlarında gelecek bir kurtarıcı beklentisi, Hristiyanlığın da bir anlamda kaynağı durumundaki Yahudiliğin temel inançlarından birisidir. Mesih’in geleceği inancı aynı zamanda Yahudiliğin iman şartlarından biri olarak tespit edilmiştir. İbn Meymûn[1], 13 maddelik iman esasları arasında Mesih’in geleceğine iman etmeyi zikretmektedir.[2] Mevcut dönemin kötü görülmesini ve geleceğe umutla bakarak kurulacak yeni bir düzen beklentisini içeren bu inanç, İsrailoğullarını kurtarıp kutsal topraklarda dini ve siyasi bağımsızlıklarını sağlayacak bir mesih-kral beklentisini ifade etmektedir. Geleneksel Yahudi düşüncesindeki bu Mesih beklentisi uzun tarihi süreç içerisinde özellikle zor ve sıkıntılı dönemlerde canlılığını korumuş ve mesihî hareketlerin kaynağını teşkil etmiştir. Mesih düşüncesi tarihte yaşanan sıkıntılı olayların bir sonucu olup erken dönemlerden itibaren bu sıkıntılardan kurtuluş beklentisi var olmuştur. Musa peygamber, İsrailoğullarını Mısır’daki sıkıntılı hayattan kurtaran ve dini tesis eden en önemli şahsiyet olmakla birlikte sonraki dönemde şekillenen mesih beklentisinin asıl prototipi Hz.Davud’tur. Geleneksel Yahudi düşüncesinde Hz.Davud, ideal kral ve tüm zamanlar için mesih prototipidir.
Geleceğe dönük beklentilerin yoğun olduğu bir dönem ve coğrafyada ortaya çıkan Hristiyanlık, Yahudi mesih düşüncesinin kavramlarını kullanarak, Eski Ahit’te öngörülen mesih beklentisinin Hz.İsâ’da gerçekleştiğini iddia eder. Mesih kelimesi Yunanca’ya “Christos” olarak tercüme edilerek Hz.İsâ’nın temel unvanı olarak kullanılır. Bununla birlikte Hristiyan teolojisindeki kristolojik anlamda Mesih ile Yahudilikteki Mesih düşüncesi farklılık gösterir. Hristiyan Mesih doktrininde Hz.İsâ, Allah’nın gönderdiği Mesih olmakla birlikte Allah’nın oğlu ve kelamının bedenleşmiş halidir. Özellikle Yuhanna İncil’inde ortaya çıkan bu inanca göre Hz. Îsâ, varoluş öncesi bir varlıktır. O, yeryüzüne insânları günahlardan arındırmak için gelmiş, çile çekerek çarmıhta öldürülmüş, ölümünden üç gün sonra dirilmiş, Havarilerine görünmüş, akabinde göğe, Allah’nın katına yükselmiştir. İlk gelişiyle başlattığı krallığı tamamlamak üzere tekrar gelecek ve insânları yargılayacaktır. Buna göre Hz. Îsâ, hem mesihî beklentilerin kendisinde gerçekleştiği kişi hem de ikinci gelişi ile kurtuluşu tamamlayacak olan ilâhî kurtarıcıdır.
Apokaliptik[3] metinlerde beklenen Mesih, mitolojik bir karakter arz eden eskatolojik[4] bir kurtarıcıdır. Yahudi apokaliptik metinlerinde Mesih, Davud gibi bir kral olup askeri bir kişiliğe sahiptir. O, kötülük güçlerini yenecek efsanevî bir kahraman olarak tasvir edilir. Ayrıca bu metinlerde Mesih’in cennetten geleceği veya onun yaratılış öncesi var olduğu şeklinde beşer üstü tasvirler de yer alır. Apokaliptik metinlerin mesihi ifade etmek üzere kullandıkları temel kavramlardan biri “insanoğlu”dur. Mesih öncesi dönem kötülüklerin, adaletsizliklerin, sürgünlerin yoğunlaştığı bir dönem olarak tasvir edilir. Gelecek kurtarıcı Mesih ise bu kötülükleri ve felaketleri ortadan kaldıracak bir figür olarak değerlendirilir. Geleceğe dair bu beklentiye göre Mesih, kötülük güçleriyle mücadele edecek bir kahramandır. Mesihin karşısında da kötülük güçlerinin lideri, insanları saptıran bir figür olarak tasavvur edilir. Yahudi apokaliptisizminde bu figüre “Belial”[5] gibi isimler verilmekle birlikte ejderha, yılan gibi bazı sembolik ifâdeler de kullanılmaktadır.
Söz konusu Mesih karşıtı figür daha belirgin bir şekilde Hristiyan geleneğinde “Antichrist”[6] olarak karşımıza çıkar. Söz konusu düalist mücadele düşüncesini oluşturan kaynak, sadece Yahudi geleneği değildir. Bu kurtarıcı ve karşısındaki kötü güçlerle mücadele tasavvuru başta İran mitolojileri olmak üzere pek çok dinî gelenekte varlık göstermektedir. Özellikle Babil mitolojilerinin bu bağlamda Yahudi apokaliptisizmini........
© Mir'at Haber
visit website