Biliyoruz siz;

Zina’ya haram diyeni “orta çağ kafası”yla suçlayacaksınız…
“Sevgiye sınır konur mu?” diyerek fuhşu kutsallaştıracaksınız.
Faize karşı çıkanın ekonomiden anlamadığını söyleyecek,
Sistemin ilahlaştırdığı bankacılığı dinin üstüne çıkartacaksınız.

Sonra ne mi olacak?

Allah’a isyanı “özgürlük”,
Kur’an’a başkaldırıyı “çağdaşlık”,
Resûl’e sadakati ise “radikallik” sayacaksınız.
Ve bütün bu sapmaları cilalayarak,
“Kalbimiz temiz, niyetimiz iyi” diyerek aklamaya kalkacaksınız!

Ama hayır!

Bu, Allah’ın gönderdiği din değildir!
Bu; heva ve hevesin dini, arzuların kıblesi,
Nefislerin tanrılaştığı, şeytanın kutsandığı bir sapkınlıktır.

Bu;
Adına özgürlük dediğiniz esaretin,
Adına ilericilik dediğiniz yozlaşmanın,
Adına sevgi dediğiniz günahın maskesidir!

Bilin ki;

Kur’an’ın helâl dediğini haram sayan da,
Haram dediğini helâlleştiren de,
İlâhî çizgiyi çiğneyen ve bunu “vicdan” ile meşrulaştıran da,
Aynı bataklıkta debelenmektedir: Hevâ dini!

Kur’an buyuruyor:

“Hevâsını ilah edineni gördün mü?”
(el-Câsiye, 23)

Siz, işte bu dini benimsediniz:
İslâm’ın değil, arzularınızın hükümlerini yücelttiniz.
Allah’a........

© Mir'at Haber