menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

YAZ GEÇER  

16 1
01.08.2025

Adımlarını sıklaştırdı. İki ayağının arasındaki açıyı büyüttü. Varmak istediği mekâna bir an önce varmak istiyordu. Etrafındaki hareketliliğin hiç farkında değildi. Dükkanlarındaki ürünleri satmak için çığırtkanlık yapanların hiçbirini duymuyordu. Sanki; o kalabalık caddede yürüyen, koşturan bir tek kendisi varmış gibi gidiyordu. Sırtı, göğsü, koltuk altları terden sırılsıklam olmuştu. Bir an duraksadı. Bu kadar acele etmesine bir anlam verememişti o an. Erken gitse ne olacaktı? Neyi değiştirebilecekti? Bu koşturmanın sonunda onu bekleyen bir ödül var mıydı? Soruyu şöyle de sordu kendine: Ödül için mi koşturuyordu? Sorular rahatsız etti onu. Soruların hepsini cevapsız bıraktı. Selçuklulardan kalma ve suyu akamaya devam eden bir hayrat çeşmesinin duvarına yaslandı bir süre. Soluklandı. Çeşmede elini yüzünü yıkadı. Bir kez daha derin bir nefes aldı. Suyun varlığına şükretti. Çeşmeyi imar edenleri ve bu zamana kadar varlığını koruyanları da hayırla yad etti. Çeşmenin yanında duran ağacın altına sonradan yapılmış olan ancak çeşmenin mimarisinden hayli uzak bir anlayışla yapıldığı için çok iğreti duran modern çizgilere sahip bankta bir süre daha soluklandı. Şehrin pek çok yerinde böylesine tuhaflıkların olduğunu hatırladı. Modern yapılar yapalım, derken tarihi dokuyu katledenlerin varlığı onu üzmüştü. Tarihi yapıları korumakla görevli olanların bu ucubeliklere neden göz yumduklarına anlam verememişti. ‘R’ sesiyle başlayan iki kelimeyi boşluğa yolladı: Rant, rüşvet.

Her şeye rağmen bu kısa mola onu rahatlatmıştı. Oturduğu banktan kalktı, yoluna devam etti. Bu kez koşturmadan, daha sakin adımlarla yürüyordu. Bu yürüyüş şekli ona yürürken düşünme fırsatı da vermişti üstelik. Hayata dair, yaşananlara dair onlarca düşünce aklından geçiyordu bu esnada. Dünyanın her türlü kaynağı mevcut dünya nüfusuna ve bir o kadarına daha........

© Mir'at Haber