menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KURBAĞA KONFORUNDA GAZZE’Yİ KONUŞMAK   

9 1
11.04.2025

Kanıksama. Bu kelime ile zaman zaman hepimiz karşılaşırız. Kelimenin anlamı sözlükte tam olarak şöyle geçer: Çok tekrarlama sebebiyle yadırgamaz olmak; alışmak. Bu kelime, daha çok olumsuz durumlar ve olaylar için kullanılır. Kişinin hiç istemediği halde sık sık tekrarlanan şeylere alışmak zorunda kalması, kanıksamak olarak nitelendirilir. Kanıksama hem toplumsal hem de bireysel olarak gerçekleşebilir. Yaşarken neleri kanıksıyoruz, bir düşünelim.

Bu toprakların insanları; darbeleri, neredeyse her gün yapılan zamları, yolsuzlukları, rüşveti, kadın cinayetlerini, başıboş köpek terörünü ve daha nice usulsüz tutum ve davranışları kanıksar oldular. Dünyadaki pek çok noktada yaşanan zulümleri, soykırımlarını, açlık ve sefaleti de kanıksadı artık insanlar. ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ (h)ata sözü düşüncelerin merkezine kurulmuş. Acılar; hayatımızın odağında yer almaya başladığında feryat edecek takatimiz olacak mı, doğrusu bu soruya olumlu cevap verilebileceğinden pek emin değiliz. Tepkisizlik, doğal davranış şekline dönmüş durumda.

Bu hale bir konfor sonrasında geldiğimizi söyleyebiliriz. Buna kurbağa konforu demek de mümkün. Farklı yerlerde de karşımıza çıkan kurbağa sıcak su ilişkisini bir hatırlayalım: Bir kurbağayı kaynayan suya koyarsanız, çılgınca zıplayarak kaptan çıkmaya çalışacaktır. Fakat eğer onu ılık suya koyar ve suyu yavaşça ısıtırsanız, suyun içinde uslu uslu oturacaktır. Su yavaşça ısındıkça, kurbağa rahat bir uyuşukluk haline geçecektir, tıpkı sıcak bir banyo yapan bir insan gibi. Su yavaşça ısındığı için kurbağa tehlikeyi fark etmeyecektir. Ve içine girdiği rehavetle, sonunda kaynayan suyun içinde son nefesini verecektir. Hikâyenin mecazi olduğunu savunan bilim insanları vardır ki doğrudur. Bu olaya; birilerinin davranışlarımızı, tepkilerimizi alıştıra alıştıra değiştirdiklerini görmemiz gerektiği üzerine anlatılmış bir kıssadır, diyebiliriz. Küresel toplum mühendisleri içinde bulunduğumuz hayat kazanının altını diziler, sosyal medya fenomenlerinin saçmalıkları, gazetelerdeki sıradan haberlerle yavaş yavaş ısıtıp bizi rehavete sürükleyip önce zihnen sonra davranışsal olarak öldürüyorlar. Kazandaki kurbağa da aslında insanlığımız..

Rüşvet alan da veren de mel’undur, ilkesinden rüşvet alan da veren de memnundur, durumuna gelinmiş olması........

© Mir'at Haber