ANI DEFTERİ 3
Alarm sesiyle uyandı. Alarmı ayarladığı saati bildiği halde yine de saate baktı. Anlaşılan ilk alarmı duymamış, ikinci alarm ile ancak uyanabilmişti. Temizlik için gelineceğini hatırladı. Hızla yataktan kalktı. Üzerini değiştirdi. Kahvaltı için hazırlık yaptı. İki yumurtayı haşlansınlar diye ocağa bıraktı. Çayı demledi. Dolapta kahvaltı adına ne varsa çıkardı. Yumurtaları ocaktan aldı, çayını bardağına doldurdu, kahvaltıya başladı. Akşam uykuya dalmadan önce zihninde dönüp duran şarkı bu kez diline dolandı. ‘Anılar, anılar…’ İçten içe güldü. Kahvaltısı bitmiş, ortalığı toplamıştı ki kapının zili çaldı. İşçilere kapıyı açtı. Temizlik malzemelerinin yerini gösterdi. Onlar da aralarında iş bölümü yaparak işe koyuldular. Kendisinin yapacak bir işi yoktu. Ayak altından çekilmesi gerektiğini anladı. Bir kitap ile bugün bitirmeye karar verdiği anı defterini yanına alarak balkona geçti. Keyif çayını da doldurdu ve defterin sayfalarını karıştırmaya başladı. Mete öğretmenden hemen sonra bir başka bir öğretmeninin, Ümran öğretmeninin, yazısıyla karşılaştı.
‘Sevgili öğrencim, hayatı anlamlı kılacak tutum ve davranışlarını arttır. Sağlığın en büyük hazine olduğunu aklından çıkarma. Çalışarak elde edilen bütün maddi kazanımların bir gün elden gidebileceğini asla unutma. Bu olabilir, diye de çalışmayı bırakmak doğru değil elbette. Odak noktamız sadece maddi kazanımlar olmamalı, diyorum. Bir de hangi işi yaparsan yap sevgiyle, istekle, aşkla yap. O zaman hayatından lezzet alırsın. Bu yönde bir yeteneğinin olduğunu görüyorum. Sana yapacağın işlerde unutmayacağına inandığım Fuzuli’nin şu beytini anı defterine hatırlatma amaçlı yazıyorum: ’Aşk imiş her ne var âlemde/İlm bir kıyl u kâl imiş ancak’’ Günümüz Türkçesiyle de yazayım böylece daha kalıcı olur umarım. Dünyada her şey aşktan ibaretmiş. İlim sadece bir dedikodu etmekmiş. Yüreğindeki öğrenme aşkı bitmesin. Hatırlanmak temennisiyle…’
Okulda her etkinliğin içinde görmeye alıştıkları, hareketli, üretken, sevimli Ümran öğretmen gözünün önüne geldi. Okul, babasının mekanıydı sanki. Müthiş korumacı. Okulun her eşyasının temiz kullanılmasına özen gösterirdi. Öğrencilerin de kendi kitap ve defterlerine aynı özeni göstermelerini isterdi. Özellikle de kitapların dikkatli kullanılması konusunda öğrencileri daima uyarırdı. O yıllarda okul kitaplarına ulaşmanın şimdiki gibi kolay olmadığını hatırladı. Her bir dersin kitabı ayrı bir kitapçıda olurdu. Geç kalınırsa o yıl o dersin kitabına ulaşmak hayal olurdu. Fotokopi ise yaygın değildi, üstelik pahalıydı. Bu nedenle de birbirini tanıyanlar, kitaplarını alt sınıflardaki öğrencilere verirlerdi. Aynı kitabın üç, bazen de dört yıl farklı öğrencilere ulaştığını da hatırladı. Yani aynı kitap, en az üç dört yıl kullanılırdı. Bugün, okullar açılmadan öğrencilerin sıralarına bırakılan kitapların yıl sonuna kadar neredeyse hiç açılmaması ve yıl sonunda da geri dönüşüme gönderilmesinin oluşturduğu israfı düşündü. Veliye destek olunsun diye düşünülen işin........© Mir'at Haber
