PEYGAMBERİMİZ’İN HAYATI CANLI KUR’ÂN’DI (V)
4.. Yüceliğine karşın Hz. Muhammed, geleceği bilmeyen, tabiatüstü harikalara güç yetiremeyen, doğrudan günahları bağışlatma ve şefaat etme hakkı olmayan bir beşerdi.
Beşer olarak yaptıklarıyla elçi olarak yaptıklarını ayırır ve sahâbilerine de ayırım yaptırırdı.
Yukarıda sekiz madde halinde yapılan açıklamalarımızla amacımız, O’nun canlı bir Kur’ân olduğunu beyan ederek Kur’ân’ a yöneldiğimizde yaşamımızın O’nun hayatına benzeyeceğine vurgu yapmaktır.
a.) O, yüce bir şahsiyetti. Ama melek değildi. Melek bir peygamber insanlığa örnek olamazdı. Akıl ve duyu organları ile bilinemeyecek geçmiş ve gelecek anlamına gaybı da bilmezdi. Melekîliği ve gaybı bilir olmayı peygamberliğin gereği gibi görenleri Kur’ân, O’nun diliyle şöylece uyarıyordu:
“(Ey Peygamberim! Onlara ) şöyle de: Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Üstelik gaybı da bilmem. Size, ben bir melek olduğumu da söylemiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?” (En’âm 50)
b.) Tabiatüstü harikalar oluşturamazdı. Ondan yerden pınarlar çıkartmasını, nehirler akıtmasını, hurmalıklar ve bağlar oluşturmasını, göğe çıkıp okuyacakları bir kutsal Kitap getirmesini vs. isteyenlere Kur’ân şöyle cevap vermesini emrediyordu:
“Onlara şöyle de: Ben Rabbimi bütün yüceliklerle nitelerim. Siz benden neler istiyorsunuz? Ben başka değil, ancak beşer olan bir Elçiyim.” (İsra, 90–93)
c.) Dilediğini hidayete erdirme,( Kasa 56) Allah’ın izni olmaksızın doğrudan şefaatle günahları bağışlatma, Cennete koydurma, Cehennemden koruma veya çıkarma yetkisi yoktu. O sadece ilahi mesajların tebliğcisiydi. Rabbimiz Kur’ân’la ona “Sevdiklerini bile hidayete erdiremeyeceğini”bildirerek acziyetini duyurmakta, “İnanmayan insanlar için üzüntü çekmekle” sonucu değiştiremeyeceğini açıklamaktadır. “Kimdir Allah’tan başka günahları bağışlayacak?” ve “Kimdir Allah’ın izni olmadan aracı olabilecek?” şeklindeki buyrukları ile de peygamberi Muhammed (sav) dâhil hiçbir varlığın kendisinin ortağı olmadığını bütün insanlığa ilan etmektedir. (Kasas 56; Şu’âra 3; Âl-i İmran 135; Bakara 255)
d.) Evet, O da bir insandı. Yiyen içen, uyuyan, üzülen, sevinen, bazen öfkelenen… Rabbinin tesellisine ihtiyaç duyandı. Cinsel hayatı olan eşti, babaydı. Dedeydi.........
© Mir'at Haber
