menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

FEMİNİST TEZ

16 0
24.04.2025

Feministler, geçmişte putlar üzerinden yüceltilen tanrıçaların kadın-egemen bir dünyanın varolduğunu öne sürerler: Simone de Beauvoir şöyle der: “Erkeklerin, yazdıkları yasaları onaylayan bir tanrıya sahip olmak gibi bir üstünlükleri vardır; kadınlar üzerindeki mutlak yetkenin onlara yüce tanrı tarafından bağışlanmış olması da bir talihtir. Bütün öbür dinlerin yanı sıra, Yahudilikte, Hıristiyanlıkta ve Müslümanlıkta erkeğin efendiliği tanrısal bir haktır; dolayısıyla tanrı korkusu, ezilen kadınların başkaldırıya yönelik bütün tepkilerini bastırır.

Bu teze göre kadın bir zamanlar tanrıçayken “erkeğin kölesi” veya en hafif deyimiyle “ikinci sınıf” insana dönüşmesini sağlayan tek tanrılı dinler olmuştur. Çünkü insanlığın başlangıcında tanrılar kadındı. İnsanlar hayatın kaynağı ve yaratıcısı olarak kadını görür, ondan yardım talep ederlerdi.

Feminist tezin dayanaklarını ağırlıklı olarak “tarih öncesi tapınak yıkıntılarında bulunan kalıntılar” teşkil eder. Bu bildiğimiz antropolojinin yoruma dayalı yöntemidir. Varsayıma göre erkek egemen bakış açısı yeryüzünü kadın olarak tasarlar, tohumu içine alıp ürün veren toprağı kadın simgeler, erkek göklerin efendiliğine denk düşer. Merlin Stone buna itiraz eder. Stone, “Tanrılar Kadınken” adlı kitabında “Yakındoğu ve Ortadoğu’daki hemen hemen bütün kadınların Göklerin Ecesi olarak adlandırıldığını; Mısır’da eski Güneş Tanrıçası Nut gökyüzü olarak tanımlanırken, erkek kardeşi ve kocası Geb’in yeryüzünü simgelediğini öğrendim” der. Mezopotamya uygarlıklarından Sümer, Mısır, Anadolu, Grek ve Roma uygarlıklarına kadar kadının tanrıçalık öyküsü yer alır: ”Sümerlerin ilk........

© Mir'at Haber