menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ŞEYTAN’IN VARLIĞI GÜNAH İŞLEMEMİZİN BAHANESİ OLAMAZ       

228 0
saturday

Meşhur bir yanılgı vardır: Komunist’ler, Mason’lar, Siyonist’ler, Faşist’ler geldi, biz bu yüzden geri kaldık. Buna siz kendi liderinizi, tarikatınızı, ya da düşman olduklarını, rakiplerinizi de ekleyebilirsiniz.

Hayır bu söz doğru değil. Bizim gerçek düşmanımız nefsimize taht kurup oturan Şeytan’dır. Ve onun dostlarıdır.

Şeytan’ın varlığı günah işlememizin bahanesi değildir. Şeytan’ı da Allah (cc) yarattı. Şeytan da “Allah’ın iradesi” içindedir. Bir topluma peygamber geldi diye o halk da bütünü ile cennete gidecek değildir. Hz. Nuh 945 yıl yaşadı, iman edenlerin sayısı bir gemi dolusu insandı. Ama, mesela Hz. İhrahim bir putperest babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Tek başına idi, güzel bir örnek de yoktu. Ona “ahlakı kimden öğrendin” dediler, o da ahlaksızlardan” dedi. Kötülüğü tanımladı ve ondan da uzak durdu. Firavunun sarayında bir Musa, bir Haacer, bir Asiye ve bir de Maşite vardı.

Necip Fazıl bir şiirinde ne diyordu: “Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın / Gündüz geceye muhtaç / Bana da sen lazımsın”. Evet, her şey zıddı ile kaimdir. Akletmek için iki şey gerek: İyi-kötü, doğru-eğri, güzel-çirkin, Hak-Batıl.. Allah’ın iradesi her şeyi kuşatır. Rızası ise daha dar bir alanı kapsar.

Onun için şu gelirse şöyle olur, bu gelmezse böyle olur diye yanlış akıl yürütmeler Şeytandandır. Ayette onun için “Size hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir” denir. (Bakara 216). “Vel asr” diye başlayan ayette ne deniliyordu:”Vel asr – Andolsun zamana, İnnel insâne le fî husr – Şüphesiz insan ziyandadır, İllellezîne âmenû ve amilus sâlihâti ve tevâsavbil hakkı ve tevâsav bissabr – Ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesna.” Onun için, günde en az 40 kez okuduğumuz Fatiha da bize şöyle denir: “Bize Hakkı Hak, batılı batıl göster, hakta toplanmamızı nasip et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil”

Hatırlayın o Şeytan değil sizin lideriniz, şeyhiniz, peygamberlerden bile vazgeçmedi. Hacda Şeytan taşlama böyle bir hakikatten yola çıkarak yapılan bir eylem değil mi?

Ve herkesin önce kendi nefsini, tüzel nefislerin Şeytanını taşlaması gerekmiyor mu? Biz kendi gözümüzdeki merteği görmüyor, başkasının gözünde çöp arıyoruz adeta. Peygamberler dışında masum kimse yoktur. Kaldı ki onlar da özel koruma altın da olup, Kehf suresi ve Abese’de olduğu gibi kendileri yüksek ahlak sahibi oldukları için uyarıldıklarında hemen kendilerini düzeltiyorlardı.

Kur’an bize, her topluluğun layık olduğu gibi idare olunacağınızı, biz kendimizi değiştirmeden, Allah’ın (cc) bizim hakkımızdaki hükmünün değişmeyeceğini haber verir. Hakkımızdaki hüküm kendimizi değiştirme şartına bağlıdır. Zaten All (cc) ezeli ve ebedi bilgisi ile, her işin zahirini-batınını, evvelini-ahirini, sebebini bilmektedir ve yaratış hükmü bunlarla bir bütün içinde gerçekleşir. Vakıa’nın tezahürü, kuvve’den fiile çıkması bizim idrakimizle ilgilidir. Akli sorumluluğumuz bu süreç içinde özel bir anlam ve değer kazanmaktadır.

Sonuçta babamız peygamber olsa gelse (Ki haşa bundan sonra bir peygamber gelmeyecektir). Hz. Muhammed (sav) alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberidir. O hatem-ün Nebi’dir. Bu misal olarak varsayımsal bir kurgu olarak değerlendirilse bile,........

© Mir'at Haber