ÖNCE “BEN”, SONRA “ÖTEKİLER” Mİ?
Galu bela zamanından başlayacak olursak ilk haram, ilk günah, ilk lanet Şeytanaydı değil mi? Çünkü “ben üstünüm” demişti. Hayatının merkezine HAK’kı değil, kendini almış ve BEN demişti. BEN’i merkeze alanlar nefsini putlaştırmış olur. Oysa her şeyin, HAK için olması gerekirdi. HAK namına ve HAK ölçüsünde olması gerekirdi her işin. “Önce BEN” diye başlarsanız, devam edersiniz “Benim Irkım, benim ülkem, benim akrabam, benim babam, benim tarikatım, benim şeyhim, benim partim, benim liderim, gider. HAK’ka ortak koşunca o ŞİRK olur aslında.
Peki BEN KİMİM? Doğduğum ana-babayı, toprağı, zamanı, derimin rengi ve cinsiyetimi ben mi seçtim. Peki, “Bir kavme olan düşmanlığınız sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmesin” ayetini nasıl anlamam gerek? İslam’da BEN demek, “Şeytani bir sapkınlık” olarak tanımlanır. İstiklal marşının şairi şöyle diyor: “Küfr olur, başka değil kavmini sürmek ileri”. Hayda “Türk önde, Türk ileri!”
BEN=EGO! Egoistlik, BEN MERKEZci düşünmek hepsi ayrı yere çıkar.. Şeytan insana karşı üstünlük tasladığı için lanetlenmişti ama, Şeytanın aşağıladığı insan sonra o kendini aşağılayan Şeytanın peşine takıldı ve İns’in Şeytanı’na dönüştü. HizbuRahman’dan uzaklaşıp HizbüşŞeytan oldu.
Akif ne diyordu: “Hani milliyetin İslâm idi? Kavmiyyet ne?”. “Müslümanlıkta anasır mı olurmuş? Ne gezer?” ”Fikrî kavmiyyeti tel’in ediyor Peygamber”. “En büyük düşmanıdır rûh-u Nebî tefrikanın”,
“Adı batsın onu İslâm’a sokan kaltabanın”. Biz “uluslararası sistemle birlikte hareket etme” sözü verelim, Akif bir asır önceden ne diyordu: “Ne hükûmet kalıyor ortada billahi, ne din. / Medeniyet size çoktan beridir diş biliyor, / Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor”. Birde kamu malı, yetim malı sayılır. Çünkü onda onlar için de bir pay vardır. “Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir. (Nisa 10). Riba yiyenler de öyle. Ya halkın helal kazancının karşılığını harama bulaştırarak ve onu kullanmaya mecbur bırakarak, haksız para pasarak, paranın değeri ile oynayarak ya da Riba üzerinden hesaplayanlar yok mu, onlardan da, onların yaptıkları işlerden de hayır yoktur. Allah (cc) servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir, çevirir. Oysa göklerin hazinelerinin anahtarı ya da göklerin ordularının komutası peygamberler dahil kimsenin elin de değildir. “…Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir”. (Haşr 7). Bugün artık Müslümanlar da “Müslümancılık” oynuyor. EgoSantirik yani “BenMerkezci” bir düşünceye sahipler. Oysa bir kavme olan düşmanlığımız bile, hani bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmeyecekti.. Başkalarının hak ve hukuklarının tersine de olsa kişinin kendi çıkarlarını öne çıkartan kişilik sorununa Solipsizm (Tek bencilik) diyoruz. Kadınların hakkını sadece kadınlar mı savunacak, niye bir erkek kadının, kadın erkeğin hakkını savunmasın ki. Bir patron neden işçisinin, işçi patronun hakkını savunmasın ki, ama olmuyor işte. Din, gerektiğinde babana karşı düşmanının bile hakkını savunacaksın diyor, biz karı-koca arasına düşmanlık sokuyoruz.
Bu kavram karmaşasının temelinde Nihilizm var. Bu da evrenin ve insan özünde herhangi bir anlam taşımadığı düşüncesine dayanıyor. Ahlak, erdem, merhamet, adalet duygusunun insanın özünde var olmadığı inancı aslında Şeytani bir düşünce ürünüdür. O zaman gücü yeten yetene. “Büyük balık, küçük balığı yutar, o zaman küçükler büyüklere karşı örgütlenmeli..
Bu düşünce siyasi iktidarı, yasama, yürütme, yargı diye böler, onun da karşısına sivil toplumu, basını konuşandırır. Siyasi........
© Mir'at Haber
