Sabetay Sevi ve Gazzeli Nathan
Mesih kelimesinin aslı Ârâmîce “meşiha”, İbrânîce “mâşiah”tır. Yahudilik’te ve Hıristiyanık’ta “mesih” inancı yaygındır. Yahudilerin bir kısmı tarafından Hz. İsa Aleyhisselam beklenen mesih olarak kabul edilmiş, ilk Hıristiyanlık böylece yayılmaya başlamıştı. Hıristiyanlara göre beklenen mesih İsa’ydı ama buna inanmayan Yahudiler, Hz. İsa’nın beklenen mesih olduğunu kabul etmediler. Onlara göre kendi ırklarından bir mesih gelecek; bu mesih, hem kral hem de peygamber olacak ve Büyük İsrail Devleti’ni kuracaktı.
17. yüzyıl Yahudiler için bunalımlı yıllardı. Yani günümüzdeki gibi dünya siyasetine hâkim değillerdi. Sefalet içinde yaşayan, devletsiz, başsız ve güçsüz Yahudilerin manevi teselli bulma ihtiyacı, Yahudi din adamlarını Kabbala ekolüne ilgisini artırmıştı.
Düşkünlük ve sefalet yükü sırtlarına binmiş Yahudiler, kurtuluş yolu ararken, Kabalistler Tevrat’taki metinlerden bazı rakamlarla mesihin geliş tarihi hakkında öngörülerde bulunuyor, hesaplamalar yapıyordu.
Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye’nin güçlü, Yahudilerin ise zelil ve psikolojik olarak bittiği, sefaletten çıkış için kurtuluş yolu aradığı, bunalımlar içinde yeni mesih beklediği bu hengâmda birisi çıkıp iyi bir hikâye uydursa, halkın sahip çıkması işten bile değildi. İşte tam bu ortamda zeki ve ihtiraslı bir adam ortaya çıktı. Bu adam, Sabetay Sevi’den başkası değildi.
Sahte Mesih: Sabetay Sevi
Sabetay Sevi, 1626 yılında İzmir’de doğmuştu. Mora’dan İzmir’e göç eden bir ailedendi. Babası Mordehay Sevi, tellâllık, simsarlık ve komisyonculuk yapardı. Sabetay Sevi’nin ticarete merakı yoktu. Çocukluğundan beri din kitaplarını okumaya merak sarmıştı. İsak Alba adlı bir hahamdan dersler almış. Kabala’ya ilgisi artmıştı.
Tarihler 1648’i gösterdiğinde Sabetay Sevi, Mesihliğini ilan etti. Çevresinden destek aldı, etkisi giderek artmaya başladı. Olay İzmir Yahudileri arasında duyulunca tepkiler başladı. Sabetay Sevi’ye en büyük itiraz kendi memleketi İzmir’den........
© Milli Gazete
