İslâm’da iktidar ve adalet ilişkisi
Allah-u Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de insanlara iktidarı kendisinin verdiğini, kendisine iktidar nasip olanın da iyiliği emredip kötülükten alıkoyarak adaleti tesis etmesi gerektiğini şöyle beyan etmektedir: “Onlar, o müminlerdir ki, eğer kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve fenalıktan da alıkoyarlar. Bütün işlerin sonu (kıyamette) Allah’a dönecektir” (Hac Sûresi, 41).
İktidar mutlak şekilde Allah-u Teâlâ tarafından verilmektedir. İktidar, imtihan gereği iyi insanlara da verilebilir, kötü insanlara da. Kendisine iktidar verilen kişi, bunu kendi yeteneklerine hamletmemelidir. İktidar nasip olmayan kişi de kendisindeki eksiklikten dolayı mahrumiyet yaşadığını düşünmemelidir.
İktidara gelenler, dört hususu idrak etmek zorundadır:
1- İktidar, mutlak şekilde Allah-u Teâlâ tarafından verilir.
2- İktidara gelen kişi, bunu kendi yeteneklerine, baronlara, Siyonist lobilere hamletmemelidir.
3- İktidar, iyi kişiye de verilebilir, kötü kişiye de. Bu, tamamen imtihan gereğidir. Bu yüzden iktidar nasip olan kişi, iyi olduğundan dolayı iktidara ulaştığını zannetmemelidir.
4- Mutlak ve süresiz iktidar yoktur.
Kur’an-ı Kerim’deki, “Doğrusu onlar, Allah’tan gelecek hiçbir şeyi senden uzaklaştıramazlar. Şüphesiz zâlimler, birbirlerinin dostlarıdır. Allah ise takva sahiplerinin dostudur” (Casiye, 19) ayeti sadece Allah-u Teâlâ’ya güvenilmesi
gerektiğini, aciz lobilerin Allah’tan gelecek bir şeyi engellemeye muktedir olamayacağını belirtir.
İktidar ve adalet ilişkisi........
© Milli Gazete
