En büyük hedefimiz ne olmalı?
Allah-u Teâlâ, dileseydi insanları kulluğa icbâr eder yahut meleklerde olduğu gibi mutlak ibadet ve itaat edecek vasıflarda yaratırdı. Çünkü Allah-u Teâlâ güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
Kur’an-ı Kerim’de meleklerin Allah-u Teâlâ’nın emrine hiç itiraz etmeden itaat ettiği, büyük bir teslimiyetle ibadet görevini ifa ettiğinden bahsedilerek şöyle buyurulmaktadır: “Göklerde ve yerde olan bütün varlıklar Allah’ındır. O’nun katındakiler (melekler), kendisine ibadet etmekten ne çekinirler ne de yorulurlar. Gece gündüz hep O’nu (Allah’ı) tespih ederler (zikrederler), usanmazlar” (Enbiya, 19-20).
Sadece melekler değil, göklerde ve yerdeki her şeyin kendi lisanıyla Allah-u Teâlâ’ya ibadet edip zikrettiği, bu büyük güce boyun eğdiği şöyle ifade edilmektedir: “Göklerde ve yerdeki her şey Allah’ı zikretmektedir. O güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir” (Haşr, 1).
Göklerde ve yerde olan daha doğrusu kâinattaki yaratılmışların tümünün Allah-u Teâlâ’ya ait olduğu, hükmüne boyun eğdiği ve kâinatın tek sahibinin Allah-u Teâlâ olduğu gerçeğini kabul ettiği (Enbiya, 19-20; Yunus 55; Nisa 126, 132; Lokman 26; Bakara 116, 255 vd.) gün yüzü gibi açıkken, insanoğlu toptan bu gerçeği tam olarak anlayıp, Kâinatın Mutlak Hâkimi’nin hükmüne boyun eğmekten behresizdir.
Bütün bir kâinatın mülkünü elinde bulunduran, milyarlarca yıldızı, gezegeni ve galaksileri yaratan; karada ve denizde yaşayan yüz binlerce canlı türünü en mükemmel şekilde halk eden ve her an yaratmaya devam eden, yaratması “ol” demek kadar kolay olan; bundan da öte bütün bir kâinatı mükemmel bir şekilde idare eden Allah-u Teâlâ’nın, insanoğlunu cebren kendisine itaat ettirmesi çok kolayken bunu yapmamış, özgür irade vermiştir. İnsan özgür iradesini kullanarak kâinatın mutlak hakimine boyun eğerse bu çok daha değerlidir. Buna rağmen uçsuz bucaksız kâinatta bir zerre olmayan........
© Milli Gazete
