menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Evdeki çatlak, dünyadaki yangın

8 0
26.08.2025

Doğayla hemhal olmanın düşünceyi berraklaştırdığı tezi ağır basıyor artık zihin dünyamda. Şehir hayatının grisinden, dijital dünyanın hız ve karmaşasından uzaklaştıkça insanlığımızı daha da hatırlıyoruz. Bu hatırlama hali bir yandan da neyi kaybettiğimizi fark ettiriyor… Kaybettiklerimizin başında ise komşuluk geliyor. Çünkü insan, doğayla olduğu kadar insanla da yakınlığa muhtaç.

Şehrin göğüne doğru yükselen her yeni kat, aramızdaki görünmez merdivenleri eksiltiyor gibi gelse de yaşadığımız apartmanın hatta yaşadığımız semtteki apartmanların kat sayısı arttıkça aramızdaki mesafeler de artıyor. Bahçeli evlerde yaşarken belki kapı komşumuzla olan mesafeler daha çoktu fakat daha yakındık. Evlerimiz arasındaki mesafe birbirimize karşı bir nezaket alanı açmaktaydı. Her ailenin kendi sınırları vardı. Apartmanların yakınlığı ise çoğu kez mahremiyeti aşındırıyor. Kapılarımız yan yana, duvarlarımız sırt sırta… Ama kalplerimiz, asansör boşluğunda yankılanan bir “günaydın” kadar bile buluşamıyor. Yakınlaştıkça yabancılaştık.

Ev, insanın sığınağı olması gerekir. Betonun sertliği, sesin duvarlardan sekip çoğalması, yetersiz havalandırma ve güneşle azalan temas… Şehir hayatında insanın üzerine binen günlük yükünü ikiye katlıyor. Gün boyu geçim koşturmacasında yorulan ruh, eve döndüğünde de dinlenemeyince gerginlik mutfağa, salona, çocuk odasına sızıyor. Bir tartışmanın sesi, yan dairedeki uykuyu bölüyor... Bir telefon alarmı, başkasının........

© Milli Gazete