menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni Tapınak: Küreselleşmenin Dijital Dini

17 5
05.08.2025

2025 dünyasında yaşıyoruz: Soğuk Savaş sonrası umutlarla inşa edilen çok-kutupluluk tahayyülü, günümüzde yerini algoritmaların yönettiği yeni bir dijital monarşiye bırakmış durumda. Artık çok-merkezlilik bir gerçeklik değil, bir nostalji. Küreselleşme, bir zamanlar demokrasi, özgürlük ve ilerleme vaat ederken; şimdi dijital platformların, veri tekellerinin ve sermaye akışlarının tahakkümüne teslim olmuş bir dünya düzeni yaratıyor. “Dünyalı olmak” ya da “çağdaşlaşmak” artık bir tercihten çok, bir tür dijital vaftiz ritüeline dönüşmüş durumda. Bu yeni düzen, bireyi özgürleştirmeyi değil, onu uyumlu ve izlenebilir kılmayı hedefliyor.

Bu yeni tapınakta bireyin eleştirel aklı değil, dijital sadakati makbul görülüyor. Her türlü sistem eleştirisi, hızla “komplo teorisi” etiketiyle bastırılıyor; her alternatif arayış, “gericilik”, “popülizm” ya da “aşırı milliyetçilik” gibi kavramlarla yaftalanıyor. Küreselleşme artık salt ekonomik bir model değil; tıpkı tarihsel dinî ideolojiler gibi iman edilen, sorgulanamaz, mutlaklaştırılmış bir “kutsal proje”ye dönüşmüş durumda. Bu inancın propagandistleri ise teknoloji devlerinin yöneticilerinden Davos elitlerine kadar geniş bir ağı kapsıyor.

IMF, Dünya Bankası, Dünya Ekonomik Forumu gibi yapılar hâlâ 1990’ların söylemiyle konuşuyor: “reform”, “açılım”, “uyum”, “rekabet gücü”, “kalkınma”. Oysa Nijerya’dan Arjantin’e, Tunus’tan Sri Lanka’ya kadar uzanan geniş bir coğrafya, 2023-2024 arasında yeniden borç krizi, enflasyon ve enerji bağımlılığı gibi sorunlarla sarsıldı. 2024 yazında Sri Lanka’nın gıda isyanları, Arjantin’de IMF karşıtı sendika yürüyüşleri, Nijerya’da akaryakıt sübvansiyonlarının kaldırılmasına karşı patlak veren protestolar; hepsi aynı gerçeği haykırıyor: sistem kriz üretiyor ve o krize kendini çare gibi sunuyor.

Dijital küreselleşme yalnızca teknolojik bir dönüşüm değil; aynı zamanda davranışsal, kültürel ve siyasal bir tahakküm biçimidir. Artık ekonomileri yönetenler merkez bankaları değil; onların algoritmalarını yazan veri mühendisleri. Dijital para politikaları, blockchain temelli düzenlemeler, yeşil dönüşüm fonları gibi araçlar; çoğu zaman “teknik........

© Milli Gazete