menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çocukluğun iptali

23 4
22.07.2025

Ne zaman bir çocuğun gözlerinin ışığında duraksasam, içimde hem umut kıvılcımı yanar hem de tarifsiz bir endişe yükselir: Bu çocuk kendi olabilecek mi? Yoksa büyürken, bizlerin doyuramadığı arzulara mı dönüşecek?

Bugünün toplumunda çocuk artık çocuk olarak görülmüyor. Onun varlığı, anne babanın kendini ispat etme sahasına dönüşmüş durumda. Sanki her çocuk bir vitrin mankeni; ebeveynin statüsünü sergileyen, onların “başarılı” ya da “yeterli” olduğunu gösteren birer sembol. Oysa çocuk, ne bir yarış atı, ne bir CV süsü ne de toplum önünde alınan bir terfi belgesidir. Çocuk, kendi olma hakkına sahip bir bireydir. Bu hakkı ondan çalmak sadece pedagojik bir hata değil; bir insanlık suçudur.

Nezaketin, inceliğin, zarafetin hor görüldüğü bir çağdayız. Kabalık, çıkarcılık ve bağnazlık; güçlü olmanın, ayakta kalmanın gereği gibi sunuluyor. Böyle bir toplumda çocuk nasıl nazik, merhametli, düşünceli olsun? Ona bunları gösterecek, yaşatacak bir iklim yok. Çünkü yetişkinler kendi yorgunluklarının, hayal kırıklıklarının, korkularının tutsağı hâlinde yaşıyor. Ve ne yazık ki çocukları da bu tutukluluk hâline dahil ediyorlar.

Eğitim sistemimiz bu sorunun hem sonucu hem de sebebidir. Okul, artık bilgeliğe açılan bir kapı değil; bir rekabet arenası. Çocuklar burada öğrenmiyor, yarışıyor. Sınavlar, sıralamalar, sertifikalar… Bunlar çocukların zihinlerine erken yaşta kazınan birer “değer ölçüsü” hâline geliyor. Bilgiyle........

© Milli Gazete