Geliniz hep beraber
Gelin hep beraber, cumhurbaşkanıyla, çöpçüsüyle, generaliyle, eriyle, rektörüyle öğrencisiyle, işvereniyle işçisiyle, aşçısıyla, hâkimiyle, mahkûmuyla, velisiyle, delisiyle, dervişiyle, berduşuyla, kalem kullananıyla, alın teri akıtanıyla, gözyaşı dökeniyle, kan vereniyle, can vereniyle, yazarıyla, gezeniyle, yayıncısıyla, okuyucusuyla, açığıyla, kapalısıyla, amiriyle, memuruyla, insan olan herkesle, tek yürek, tek bilek olup mazlumun yanında yer almalıyız.
Her gün sabah namazının arkasından ve bir de akşam namazının arkasından son ayetlerini okuduğumuz Haşr süresinin bu günün Yahudilerini anlatan ayetlerin tefsirini, Şifa Tefsiri’nden bir okuyalım:
Meal:
وَالَّذِينَ جَاءُوا مِنْ بَعْدِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِإِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِالْإِيمَانِ وَلَا تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلًّا لِلَّذِينَ آَمَنُوا رَبَّنَا إِنَّكَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ
“Onlardan (Mühacir ve Ensar’dan) sonra gelenler: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce imanla geçip giden kardeşlerimizi bağışla. İman edenlere karşı gönlümüzde bir kin bırakma. Rabbimiz, şüphesiz sen şefkatlisin merhametlisin" derler.
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ نَافَقُوا يَقُولُونَ لِإِخْوَانِهِمُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَئِنْ أُخْرِجْتُمْ لَنَخْرُجَنَّ مَعَكُمْ وَلَا نُطِيعُ فِيكُمْ أَحَدًا أَبَدًا وَإِنْ قُوتِلْتُمْ لَنَنْصُرَنَّكُمْ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Münafıkların, kitap ehli kâfir kardeşlerine: "Eğer siz (yurdunuzdan) çıkarılırsanız biz de çıkarız, sizin aleyhinizde ebediyen kimseye itaat etmeyiz, eğer savaşa tutuşursanız size elbette yardım ederiz." dediklerini görmedin mi? Allah onların yalancı olduklarına şahitlik eder.
لَئِنْ أُخْرِجُوا لَا يَخْرُجُونَ مَعَهُمْ وَلَئِنْ قُوتِلُوا لَا يَنْصُرُونَهُمْ وَلَئِنْ نَصَرُوهُمْ لَيُوَلُّنَّ الْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ
Eğer onlar (Beni Nadr Yahudileri yurtlarından) çıkarılsalar onlarla beraber (münafıklar) çıkmazlar. Eğer harbe tutuşsalar onlara yardım etmezler. Yardım etseler bile sırtlarını dönüp kaçarlar. Sonra yardım olunmazlar.
لَأَنْتُمْ أَشَدُّ رَهْبَةً فِي صُدُورِهِمْ مِنَ اللَّهِ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَفْقَهُونَ
Onların içlerinde size karşı duydukları korku, Allah korkusundan daha şiddetlidir. Bu onların anlayışsız bir toplum........
© Milli Gazete
