Ağabey diyor ki söylemekten söz uzar
Yazdığımız makalelerin hemen hemen tamamında, dostluğa dikkat etmeye çalıştık. Elbette istisnası da olmuştur. Ancak dostluk gösterene de düşman olmadık. Dilimizi de kalemimizi de asla hor kullanmadık.
Cevrî İbrahim Çelebi’nin dediği gibi:
“Âşnâyâ âşnâ, bî-gâneye bî-gâneyiz
Âlem-i fânide resm-i rind-gânî böyledir.”
Yani, bize dostluk gösterene biz de dostça mukabele ederiz. Bu fani dünyada dışı derbeder görünen, derviş ruhlu insanların âdeti budur. Kısaca sev beni, seveyim seni. Say beni, sayayım seni. Tekebbür etme ki horlanma.
Zira makamlar, rütbeler gelip geçici nimetlerdir. Bunlardan dolayı kibirlenme, aksi halde yerilir, böylece akıl dışı tutulursun. Malumdur ki nice derviş ruhlu insanlar vardır, gönül okşayıcı konuşur, böylece meltem rüzgârı gibi insanın yüzünü okşayarak yol alır.
Nâbî der ki:
“Vardığın meclis ola ehl-i reşâd
Olmaya encümen-i fısk ü fesâd”
Denir ki, devam ettiğin meclislere dikkat et: Buradaki insanlar, doğru yola giden, iyi insanlar olsunlar; sapık ve fesat çıkaranlar olmasınlar.
Zira aksi halde her mecliste, her meselede kaos oluşur. Enaniyet hükümran olur, dostluklar bozulur. Çünkü kötü huylar ve kötü adetler insanı ebediyen dostlarının meclisinden mahrum eder, sevilmeyen olur, üzücü olur.
Bu sebeple fani bir dünyada, baki olmayan bir........
© Milli Gazete
