Ağabey diyor ki önce oku sonra düşün (II)
Zamanında yazanlar yazmış, çizenler çizmiş, şairler de edebi anlayış içinde mısralarını, beyitlerini kaleme almış ve bizim ibret almamızı sağlamaya çalışmışlar. Bize edebi ölçüler içinde, söylemek istediklerini emanet olarak bırakmışlar.
Yümnî (Emin) der ki;
İstersen eğer mazhar-ı eltaf-ı Hak olmak
Daim hazer et fâsık olan ehl-i riyâdan
Yani, Cenab-ı Hakk’ın sonsuz nimetlerine mazhar olmak istersen, sapık, isyankâr ve ikiyüzlü insanlardan daima sakın ve uzaklaş. Çünkü bu gibiler batıla hizmet eder, insanları haktan uzaklaştırır.
Receb Vahyî beyan eder ki;
İdrâk-i nefse eylemeyen bezl-i ictihad
Kâbil midir ki anlayabilsin Hudâ nedir
Yani, kendi nefsini öğrenmeye çalışmayanın, Allah’ı öğrenmesine imkân var mıdır? İnsan nefsine dönmeli ve nefsindeki faziletleri ikmal etmelidir.
Adanalı Ziyâ der ki;
Medarım kalmasa sehm-i gam-i cangâhdan başka
Cihanda minnet etmem kimseye Allah’tan başka
Yani, şu ölümlü dünyada, canımı üzüp, eriten kederden başka bir nasibim, sermayem kalmasa, gene de Allah’tan başka kimseye minnet etmem. Çünkü Allah’tan ümit kesilmez. Zira O, ikram sahibidir.
Tevfik Fikret der ki;
Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma;
Ne varsa doğrudadır, doğruluk şaşar sanma!
Keza der ki;
İnsanlığı pâmâl eden alçaklığı yık, ez;
Billâh yaşamak yerde sürüklenmeye değmez.
Tâhirü’l Mevlevî beyan ediyor ki;
Merd-i kâmil eylemez takbil-î zeyl-i ehl-i câh
Ab-ı ruyu çünkü insaniyetin pâmâl olur.
Ey terakki isteyen dünyada sen zannetme kim
El etek öpmekle insan nâil-i âmâl olur.
Yani, olgun bir insan, mevki sahiplerinin eteğini asla öpmez; zira böyle bir hareketin yüzsuyu dökmekten başka bir şey olmadığını bilir. Ey terakki etmek,........
© Milli Gazete
visit website