Ağabey diyor ki; maksadımız hiç kimseyi hedefe almak değil
“Bütün anahtarları bir kişiye vermeyin, kaybederse kapıda kalırız.”
Güç sahibi olmayan herkese merhamet göstermek lazımdır. Bu insan olduğu gibi, hayvan da olabilir, onlara merhamet göstermek insan olmanın gereğidir. Yöneticilerin ise bu varlıklara adaletle muamele etmeleri gerekir. Zira onlar mukavemet gücünden mahrumdur. Onun için Allah: “Müminlere (güçsüz her varlığa) karşı kanat ger, tevazu göster, şefkatle muamele et” (Hicr/88) buyurmaktadır. Çünkü iyilik ve merhamet insanları cennete kavuşturur. Ayrıca merhametli insan herkes tarafından hem takdir edilir hem de sevilir.
Merhametsiz olanlara merhamet edilmez. Çünkü onlar Allah’a uzak ve kalpleri de katıdır. Bu tip insanlar her kesimde mevcuttur ama siyasette ziyadedir. Onların kahır ekseriyeti menfaatine düşkündür, acıma damarları da kurumuştur. Oysa acımak, faziletli insanların sahip olduğu bir haslettir. Bilgiden, tecrübeden mahrum olan insanların, son derece acımasız kararlar alarak, güçsüzlere eziyet için ellerinde bulunan tüm imkânları seferber ettiklerini, maalesef günümüzde görüyoruz.
Malumdur ki acıma duygusunu fiile dönüştürmek, başkalarının dertleriyle hemdert olan, kederleriyle de müteellim olan insanların yapabileceği iştir. Bu sebeple Necip Fazıl der ki:
Kazanda su kaynasa, sanki ben pişiyorum
Bir kuş bir........
© Milli Gazete
