menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aslan Görmüş Eşek

15 1
26.06.2025

Küçüklüğümde merhum Cahit Zarifoğlu’nun (ö. 1987) Katıraslan kitabını okumuştum. Bu masal, insan gibi konuşan, tüfek kullanan, katırlara binen ve seyis olarak bir tilkiyle yoldaşlık eden bir aslanın öyküsü gibi görünse de aslında yaşadığımız toplumun bir hikâyesiydi. Gerçekler, betimlemelerle, teşbihlerle anlatılıyordu.

Farklı kavimlerin edebiyatlarında aslan ve eşek hikâyeleri okumak mümkündür. Hindistanlı brahman Beydebâ, Kelile ve Dimne adlı kitabında hayvanları konuşturur. Nasihat amacıyla kaleme aldığı masalların ilki, aslan ile öküzün hikâyesidir. İkisi üzerinden “dedikoducu ve arabozucu insanlardan uzak durmayı” öğütler. Kitaptaki öyküler, Hindistan’da yaşayan insanların tanıdığı hayvanlar üzerinden anlatılır. Aslan ile çakal, dişi aslan ile okçu ve çakal diğer hikâyelerindeki kahramanlardır. Bu öykülerde aslan, ahlakı, otoriteyi ve cesareti simgeler.

Cahiliye Arapları, cin ve gûl kıssalarını, ahbâr adını verdiğimiz destan ve menkıbeleri anlatırlardı. Bu öykülerde kimi zaman hayvanların konuştuğu olurdu. Fabl denen hikâyeler, doğu toplumunun etkisiyle Avrupa’ya da taşındı. Mesela Bremen Mızıkacıları öyküsünde, sahibinin zulmünden kaçan eşek, müzisyen olmaya çalışıyordu.

Eşeğin isimlerinden birisi, her (hâr)dir. Türkçe, Farsça, Zazaca gibi pek çok dilde ortak olarak kullanılır. Bundan dolayı eşeklerin hamakatını esas alarak devrin eşekçe davranışlarını betimleyen eserlere de Harnâme deriz. Bir nevi “eşekliğin kitabı” da denebilir. Bu tür eserlerin en meşhurları Germiyanlı Şeyhî’nin manzum ve Molla Lutfi’nin mensur olarak yazdıkları Harnâme’lerdir. Şeyhî’ninhiciv ağırlıklı kitabı, Türk edebiyatının ilk fabl örneği olarak kabul edilir. Velhasıl her devirde liderlik ve cesaret, aslan; ahmaklık ve korkaklık, eşektir.

Coğrafya ve Benzetmeler

İnsanların hayat sürdüğü coğrafi ortam, dillerine yansır; kelimelerinde yer eder. Teşbihler, dağlarından, ovalarından yani coğrafyalarından seçilir. Bir konunun daha iyi anlaşılmasını istiyorsak insanların görüp bildikleri, tecrübe ettikleri nesneler üzerinden cümleler kurarız. Çölde yaşayan bir insana, suyun hayat verişini anlatmak; köyde meskûn bir insana, yıldızlar üzerinden kâinatın güzelliğini vurgulamak daha kolaydır. Bundan dolayı Kur’an’da kutup yıldızından nara, aslandan eşeğe kadar pek çok mahlûkun adı geçer.

Kur’an’da adı geçen eşya, ayetleri okuyacak insanların hayatlarında görüp tanıdıkları nesnelerden seçilmiştir. Mesela Medine’de yaşayan bir Yahudi’ye “kendilerine Tevrat’ı........

© Milli Gazete