Bozulma ve Çürüme - II
Çürümenin insanlığın hemen bütün katmanlarına, kesimlerine kadar yaygın hâle geldiği ortada. Güne gözler açıldığı andan itibaren insanı şaşkına çeviren ama ne yazık ki kanıksanan olayların veya durumların yoğunluğu görülüyor. Sadece yazılı ve görsel medyada değil hemen bütün iletim alanlarında yoğunlukla karşımıza çıkmakta. Cinayetler, soygunlar, darplar, zulmün hemen her boyutuyla yüzleşiliyor. Sadece sonuçları ile karşılaşılıyor. Nedenlerin asıl kökeni nedir üzerinde pek de düşünülmüyor.
İnsanlara manevi olarak sınır getirecek güç nedir? İdeolojilerin, devletlerin, kişi devletlerinin ortaya koydukları hükümlerin etkisi ve gücü nedir, ne kadardır ya da var mıdır? Türkiye özelinde bakıldığında, dini bir kenara koyarsak, insanlar üzerinde etkili olan, oluşturulan kurallar ve geleneklerin gücü var mıdır, varsa nedir? Sabahtan itibaren gözler açıldığında yüz yüze olduğu, resmi ideolojinin dini veya mezhepleri bu çürümeleri engelleyecek bir yönü ve özelliği var mıdır? Bu dünyevî dinin de kendine özgü mezhepleri vardır. Adına mezhep denilmese de gerek ideolojik ve gerekse kimi tanımlayıcılıklar onları mezhep konumuna getiriyor.
Milliyetçilerin dini birkaç yönlüdür. Bunlar da kendi aralarında ne örtüşüyorlar ne de benimsiyorlar. Ama kimi zaman........
© Milli Gazete
