“Ölüm gibi bir şey oldu/Ama kimse ölmedi”
Gazze halkının kendisini, Kudüs ve hatta tüm insanlık için feda etmesinin üzerinden tam 2 yıl geçti. Resmi rakamlar diye başlayan cümlelerdeki şehit sayısını söylemeye bile utanırken, aslında ulaşılamayan şehitlerin sayısının resmi rakamların kat be kat üstünde olduğu bir gerçeklikle yüz yüzeyiz. Her anı farklı değerlendirilmesi gereken her vakası ayrı ibret alınması gereken bir süreç yaşandı. İmtihanı onlar kazandı. Bir toplumun öle öle nasıl zafer kazanabileceğini bize gösterdiler. Biz ise seyrettik sadece seyrettik. Nasıl aciz, nasıl suça ortak olduğumuzu aynalara bakarak itiraf edemedik.
Bu bir samimiyet testi… Bu test de ben samimiyim demekle geçilmiyor. Çünkü samimiyet bir eylemsellik gerektiriyor. Eylemsellik yoksa sözde bir samimiyet riyadır yani iki yüzlülüktür. Açıkçası kendim dâhil herkese söylüyorum. Herkes üstüne alınsın, herkesin zoruna gitsin. Herkes sınıfta kaldı.
Duyarsızları, umursamayanları, oh iyi oluyor diyenleri dikkate almadan olayı değerlendirmek lazım. Zaten sorun bu kesimlerde değil. İllaki bu katliama bir bahane bulacak çocuk ölülerini gördüğünde üzülüp sonra kendisinin veya bu zehirli düşüncelerin inşa ettiği yalanlara tutunacak. Asıl meselemiz popüler ifade ile duyar kastığını iddia edenlerle… Siyasal, sosyal veya ekonomik kaygıları ve çıkarları ile Gazze’ci kesilenler meselenin üzerlerine oturmadığının da farkındalar. O yüzden Gazze eyleminden sonra kahrolsun demekten yorulduğu için çıkıp malum kahvecide dinleniyorlar.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d