menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (74)

52 0
29.06.2025

Mithat Cemal’in Hakkı Tarık Us’tan rivâyeti

İkincisi, “Bir Mülâkat” başlığı altında, 230-233. sayfalarda, Hakkı Tarık Us’un ağzından bir rivâyet hâlinde… İddiânın iyi anlaşılması için bu kısmı aynen ik̆tibâs ediyoruz:

“1936 da bir yaz günü.

“Akifin hasta yattığı odaya, ben girmek isterken, (İstanbul Basın Kurumu Reisi, eski Giresun mebusu) Hakkı Tarık (Us) çıktı.

“Suiistimal edilmeye müsait nezaketler vardır; Hakkı Tarıkdaki onlardandır; ve musafaha eden elini bırakmıyarak rica eden bir elle Onu yandaki odaya çektim.

“Matbuat reisinin Akifi ziyaretinde Atatürk’le bir alâka seziyordum; ve Hakkı Tarık’la bunu konuşacaktım.

“Hakkı Tarık:

“- Tahmin ettiğiniz gibi, dedi, dün gece Florya deniz evinde Atatürkün yüksek huzurunda idim. Mehmet Akifin Mısırdan İstanbula dönmesi, Şişlide hususî bir hastahanede yatması… Bunlardan istifade ettim, sofrada Atatürke bu dönüşten bahsettim. Akif üzerine konuşulmaya başlandı.

“Demek, Akifin İstanbula dönüşü uzun bir konuşma mevzuu oldu?

“Evet… Kur’anın türkçeye tercümesi için Diyanet İşlerinden vaktile kendisine verilen vazife… Bu vazife için aldığı tahsisat… Mücerret, şapka giymemek için memeleketi terk ettiği rivayeti… Harf inkılâbı olunca bu harflerle bastırmamak için kur’an tercümesini Diyânet İşlerine vermemesi… Üzerinde durulan hâdiseler arasında idi.

“- Bu bahislerin etrafında Akife karşı nasıl bir hava vardı?

“- Akife kızan değil, daha çok şaşan ve acıyan bir hava.

“Atatürk, Akife, münfail midirler?

“- Atatürk’ün şahsî bir infial taşımadığı tebarüz ediyordu. Akifin kur’an tercümesinin en muvaffak bir eser olacağı hakkındaki kanaate iştirak etmiş görünüyordu. Hastalığı da teessürle karşılanıyordu.

“- Akifle bugün bunları görüştünüz mü? Ve görüşeceğinizi dün gece Atatürke söylediniz mi?

“- Tercümeyi vesile yaparak Akife, kendisinin Atatürk ile birlikte hayırhahane bir konuşmaya mevzu olduğunu ihsas edebileceğimi anladım; buna müsaade aldım.

“Hakkı Tarık’a bir şey daha soracaktım. Fakat Mısır apartmanında Prenses Emine Abbas Halimin maiyetinden Yusuf Ağanın refikası Şirin hanım (Akifin hastalığına her gün gözleri dolan bu kadını unutamıyacağım) bana kahve getirdi. Kahvemi Hakkı Tarık’a verdim; ikramımı kabul etsin diye ufak bir münakaşadan sonra Hakkı Tarık devam etti:

“- Koyu bir iman, derin bir vicdan, kuvvetli bir vukuf, coşkun bir........

© Milat