menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (107)

38 0
14.08.2025

Sosyetik muhîtin kadını

- Aşağıdaki “sevdâ hikâyeleri” cereyân ederken, Şükûfe Hanım bekâr bile değildir ve o Ahmet Hamdi Başar nasıl bir insandır ki senelerce karısının bu hafîfliklerine, onun dillerde dolaşmasına göz yummuştur?

“Osman Fahri, Cenab Şahabettin ve Ali Nusret'in anne bir, baba ayrı kardeşidir. […] Osman Fahri, Darülfünun Edebiyat şubesinden mezundur (İnal 2000, 1299). 1910 yılında, yakın arkadaşı Mithat Sadullah'la birlikte, Mekteplilere Arkadaş isimli, on dört sayı yayımlanan bir dergi çıkarır. (Tanzimat, 2001, 632). […]

“Derginin ortağı Mithat Sadullah, devrin önemli kadın yazarlarından Şükûfe Nihal'in eşidir. Osman Fahri, bir müddet özel ders de verdiği Şükûfe Hanım'a çok derin bir aşk ile bağlanır. Bir yandan arkadaşının eşine âşık olmanın utancı ve bir yandan da Şükûfe Hanım'dan beklediği yakınlığı bulamaması nedeniyle Anadolu'ya tayinini ister ve bir anlamda gönüllü bir ‘inziva’ya çekilir (Kerman 1988, 7). Aydın ve Elazığ'da öğretmen ve ihtiyat subayı olarak görev yapar. Arada sırada Şükûfe Nihal ile mektuplaşır, ondan nazik ve dostça yanıtlar alır. 1917 yılında, üç yıldır bulunduğu Elazığ'da tifüse yakalanır ve derin bir umutsuzluğa kapılır. Öğretmenlik atamasının yapılmaması, kendisini işe yaramaz hissetmesi, genç şairi hırpalar. Bir yandan taşrada ve atıl kalmanın hüznü, bir yandan da unutamadığı aşkı nedeniyle başına kurşun sıkarak intihar eder.” (Doç. Dr. Dilek Çetindaş, “Osman Fahri”, 20.2.2019; https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/osman-fahri; 25.5.2025)

“Şükûfe Nihal ve Hâlide Nusret İstanbul Kız Lisesinden yakın arkadaştırlar. Hâlide Nusret kitabında Şükûfe Nihal’i şöyle anlatır:

‘Çok zevkli döşenmiş evinde tertiplediği toplantılarda devrin genç, yakışıklı pek çok şair ve yazarı onun etrafında fır dönüyorlardı. Güzeldi, zarifti, kültürlüydü, üniversite bitirmiş nâdir kadınlardan biriydi.’ ” (Ayşen Cumhur Özkaya, “Şükûfe Nihal Başar”, 24.9.2020; https://pazartesi14.com/2020/09/24/sukufe-nihal-basar/; 25.5.2025)

Anadolu kadınına örnek gösterilen kadın budur!

Sertel’lerin Tan gazetesinde Mehmed Âkif münâkaşası

31 Aralık 1938 târihli Tan’da (s. 5), “Bana Göre Mehmet Akif” başlıklı makâlesiyle Mehmed Âkif’i mâzîde kalması lâzım gelen mîadını doldurmuş bir şâir gibi göstermiye çalışan Şükûfe Nihal’in yaklaşımını daha fazla tafsîlâtla tekrâr eden ikinci makâle, aynı gazetenin 2 Ocak 1939 târihli nüshasında (s. 2) “Muallim Ali Süha” imzâsıyle intişâr etti. Bu, mechûl bir imzâdır. (Araştırmamıza göre, bu muharrir, “Mütercim Ali Süha Delilbaşı” değildir…) Makâlenin üslûbu ve hükümleri, onun, muhtemelen Sabiha Sertel’in kaleminden çıktığı intibâını veriyor. Aynı imzâ ile ikinci bir makâle, 5 Ocak 1939 târihli Tan’da (s. 5) intişâr etti. Bu def’a, imzâ, sâdece “A. Süha” şeklindeydi. Mehmed Âkif ve Tevfîk Fikret hakkında “A. Süha” imzâsıyle ileriye sürülen fikirleri tekrâr eden üçüncü bir makâle, 4 Ocak 1939 târihli nüshada (s. 5), bu def’a, “Günün Meseleleri” sütûnunda ve “Şair Akif Hakkında Bir iki Söz” başlığıyle, (çok daha muhtemelen Sabiha Sertel tarafından) Gazete nâmına kaleme alınmıştı. Bu makâleden Gazetenin bu kalem münâkaşasını devâm ettireceği anlaşılıyorsa da, 5 Ocak 1939 târihli nüshadaki son iki makâleyle münâkaşa kesildi. Bu meyânda 3 Ocak 1939 târihli nüshada (s. 2) “M. Sener” imzâsıyle, Mehmed Âkif’e şahsıyetli bir tavırla sâhib çıkan bir makâle neşredilmiş, aynı mâhiyette ikinci bir makâle dahi, Gazetede “Ressam” nâmımüsteârıyle makâleler neşreden kalemden çıkmıştı.

“A. Süha” imzâsıyle neşredilen iki makâle ile Tan nâmına kaleme alınmış makâle, Sabataî-Mason-Kemalist kesimin Mehmed Âkif’e bakışını ve nîçin ona alternatif olarak Tevfîk Fikret’e sâhib çıktıklarını gâyet iyi ortaya koyduğu için, onları bütünüyle, “M. Sener”in makâlesini ise kısmen iktibâs edeceğiz.

Tan’da “Muallim Ali Süha”nın makâlesi: “Âkif ümmet devrinin şairidir”

“Tan gazetesinin sütunlarında, şair Mehmet Akif hakkındaki yazıları okudum. Günlerdenberi kafamda ayni mevzu hakkında bin bir fikir gelip geçiyor. Evet gençler, Akif için tezahürat yaptı. Üniversitede, mezarının başında hitabeler irad ettiler.........

© Milat