menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Zengezur Koridoru… ABD ve biz!

111 0
19.08.2025

Türk Dünyası’nın önemli dış politika uzmanlarından Cemal Akkuş’un Alternatif Araştırmalar Merkezi’ndeki yazılarının her biri “rapor” niteliğinde…

Ele aldığı konuları bütün yönleriyle değerlendirmeye çalışan…

Fırsatları ve riskleri ortaya koyan, yapılması gerekenleri tecrübelerine dayanarak gösteren bir kalem.

Sayın Akkuş’un “Kızılelma’da ABD Diş İzi” başlıkla raporunun tamamını Alternatif Araştırmalar Merkezi’nin resmi internet sitesinden okuyabilirsiniz.

Uzun yazılar, hele hele raporlar pek okunmuyor bizde.

Bendeniz, dikkatimi çeken raporları mümkün olduğunca kısaltarak, dikkatlerinize arz etmeye çalışıyorum.

Cemal Akkuş imzalı son rapor, ABD’nin 99 yıllığına “çökmeye” çalıştığı Zengezur Koridoru meselesine dair.

Girişi uzatmadan, özete geçelim:

Değişen Satranç Tahtası – İkinci Karabağ Savaşı Sonrası Yeni Güç Dinamikleri

44 Gün Savaşı olarak da bilinen İkinci Karabağ Savaşı, sadece Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını kurtardığı bir askeri operasyon değil, aynı zamanda Güney Kafkasya'daki güç dengelerini kökten değiştiren bir dönüm noktasıdır. Türk SİHA'ları başta olmak üzere Türk savunma sanayiinin teknolojik üstünlüğü ve Türkiye'nin Azerbaycan'a sağladığı sarsılmaz stratejik destekle kazanılan bu zafer, yaklaşık 30 yıldır devam eden statükoyu yerle bir etmiştir. Bu zafer, bölgede Rusya'nın aracılık tekelini kırmış ve Türkiye'yi Kafkasya'da oyun kurucu bir aktör olarak masaya oturtmuştur. En önemlisi, savaşın sonucunda ortaya çıkan yeni jeopolitik durum, Zengezur kilidini açmak ve Türk Dünyası'nın fiziki birliğini sağlamak için eşi benzeri görülmemiş bir tarihi fırsat sunmuştur. Azerbaycan'ın askeri ve diplomatik üstünlüğü, bu asırlık sorunu milli menfaatler doğrultusunda çözme gücünü Bakü'ye vermiştir.

Ancak zaferin kendisi, paradoksal bir şekilde yeni bir zafiyeti de beraberinde getirmiştir. Türkiye-Azerbaycan ittifakının ezici başarısı, bölgedeki Rus hegemonyasını zayıflatarak bir güç boşluğuna yol açmıştır. Jeopolitikanın temel kuralı gereği, doğan bu boşluk, daha güçlü ve sofistike bir hegemon olan Amerika Birleşik Devletleri'nin dikkatini çekmiştir. Rusya'nın engelleme kapasitesinin azaldığını ve Türkiye-Azerbaycan ekseninin inisiyatifi ele aldığını gören Washington, sürece sadece bir arabulucu olarak değil, stratejik koridorun tamamını kendi küresel çıkarları için devşirecek bir aktör olarak dahil olmuştur.

Rusya'nın Ukrayna'daki savaşa saplanması, askeri, ekonomik ve diplomatik kaynaklarını tüketerek Kafkasya gibi "yakın çevre" olarak gördüğü bölgelere odaklanma kapasitesini ciddi şekilde azaltmıştır. Azerbaycan, bu zafiyeti ustaca kullanarak 2024 yılında Karabağ'daki Rus barış gücünün görev süresi dolmadan bölgeden çekilmesini sağlamış ve egemenliğini tam anlamıyla tesis etmiştir.

Washington Anlaşması – Hegemonya İçin Bir Truva Atı

Washington'da paraflanan ve "Trump Uluslararası Barış ve Refah Yolu" (TRIPP) olarak adlandırılan anlaşma, barış ve refah kisvesi altında sunulan modern bir neokolonyal düzenlemedir. Bu projenin temel amacı, bölge ülkeleri arasında bir uzlaşı sağlamak değil, Avrasya'nın kalbindeki bu stratejik........

© Milat