Yarı Başkanlık Modeli Türkiye’ye uyar mı?
Halk TV ve benzerlerinin programlarına da göz atmaya çalışıyorum.
Oralarda, “İktidar Partisi güç kaybediyor ama Cumhurbaşkanlığı seçimi başka. Erdoğan seçim ustası. Yine kazanabilir, hiç belli olmaz!” yorumları dikkat çekiyor.
Yayımladıkları anketlere göre CHP, yarım puan civarı farkla birinci parti.
“Ak Parti’nin hâlâ bu kadar iddialı konumda olması şaşılacak şey!” yollu yorumlar da işitiyorum oralarda.
CHP yerel seçimde büyük başarı elde etti ama o başarıyı genel seçime, hele hele Cumhurbaşkanlığı seçimine taşımak çok zor.
Vatandaş yerel seçimde iktidara rahatlıkla “sarı kart” gösterir ama iş “esas seçimlere” gelince çok daha fazla düşünür, ince eler, sık dokur.
Zira, o tercihin dönüşü yoktur.
Ak Parti’ye başta “emeklileri ihmal etmesi” olmak üzere, birçok etkeni göz önünde bulundurarak “sarı kart” gösteren seçmen, CHP tarafından yönetilmek ister mi?
CHP’ye yakın kanalların açıkladığı anket sonuçları da seçmende Ana Muhalefet’e yönelimin olmadığını gösteriyor.
Yerel seçimin birinci partisi o günden bu yana oy arttırmış değil, hatta bir miktar da gerileme var.
Yerel seçimin ikinci partisi de o günden bu yana oy kaybetmiş değil.
Halk TV’nin önceki akşamki yayınında, İktidar Partisi’nin son bir ayda yüzde 0.8 oranında oy artışı sağladığı ifade ediliyordu mesela.
İktidara yakın anket şirketleri bu oy artışını bir, iki puana çıkartabiliyorlar.
“Terörsüz Türkiye” sürecinin oy tercihlerine yansımasına baktığımızda, İktidar Partisi lehine gelişmeler görüyoruz.
Daha önce HDP-DEM çizgisindeki partilere oy verenlerin “muhafazakâr kimlikli” olanlarından bir bölümü, İktidar Partisi’ne dönmüş gibi.
İktidar Partisi, “Terörsüz Türkiye” sürecinden dolayı bazı illerimizde bir miktar oy kaybına uğramış olabilir ama toplama baktığımızda, oylarını bir miktar arttırdığı söylenebilir.
Oy dağılımlarına şöyle bir........
© Milat
