Aile çökerken… ‘İlaç gibi’ AİLE RAPORU
Bir vesileyle ziyaret ettiğimiz Diyanet Sen Genel Başkan Ali Yıldız’a “Aile Meselemiz” hakkında ne gibi çalışmalar yaptıklarını sorduğumda, kapsamlı bir çalıştay düzenleyeceklerini söylemişti.
Bizim de konuşmacı olarak davetli olduğumuz ancak son günlerde meydana gelen mecburiyetlerden dolayı katılamadığımız Çalıştay’da birçok kanaat önderi, bu konuya kafa yoran birçok aydınımız güzel sunumlar yaptı.
Aile Meselemiz’in ne hallerde olduğunu ve sıkıntıların üstesinden gelinebilmesi için neler yapılması gerektiğini ortaya koydu.
Bunların özeti, “Küresel Politikalar, Medya, Hukuk ve Ailenin Geleceği” konulu Çalıştay’ın sonuç bildirgesinde yer aldı.
Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Diyanet Sen Genel Başkanı Başkan Ali Yıldız, bu hayırlı işte yoğun emeği olan Genel Başkan Yardımcısı Kerim Alptekin, İzmir Kâtip Çelesi Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Saffet Köse ve emeği geçen diğer bütün “Aile Dostları”na teşekkürlerimi iletiyor, Bildirge’nin geniş özetini dikkatlerinize sunuyorum:
GENEL GÖRÜNÜM
Aile müessesesi çok yönlü, çok katmanlı sorunlarla boğuşmakta, ağır saldırılar altında zayıflamaktadır.
Salt iş verimine odaklanan düzenlenmeler, nüfusun azalmasından ailenin sürdürülebilirliğine değin birçok alanda problemlere neden olmaktadır. Kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla aileyi oluşturan bütün bireyler bu kurguda hırpalanmakta, aile bağları zayıflamaktadır.
Neoliberal özgürlük anlayışı, kapitalist tüketim kültürü, hakikat ve fıtratı dışlayan toplumsal cinsiyet ideolojisine dayalı küresel politikalar, biyolojik cinsiyeti hedef alan eşcinsellik ve cinsiyetsizleşmeyi dayatan söylem ve eylemler, sapkınlığı normalleştiren yayınlar, moda sektörü ailenin rahminde var olduğu geleneği, kültürü, inancı, değerler sistemini ve ahlakı bozmakta, ailenin sosyokültürel zeminini çatlatmaktadır. Yanı sıra işsizlik, madde bağımlılığı, içki ve kumar, yoksulluk, şiddet gibi kök faktörler de aileyi temelinden sarsmaktadır.
Bu zeminde küresel ifsat lobileri; kadını annelikten soğutarak, çocuğu gelenekten ve değerlerden uzaklaştırarak, babayı, erkeği kriminalleştirerek ailenin üç sacayağını da zayıflatmaktadır. Sevginin, hürmetin, inancın mekânı olan aile yuvası yozlaşmanın, çatışmanın, mekânı haline getirilmekte, aile müessesesinin manevi alt yapısı çökertilmektedir.
Sadece kârı önceleyen kapitalizmin; bireyciliğe dayalı toplum ve hazza odaklı özgürlük anlayışı ilahi, ahlaki ve insani olanı dışlamakta, geleneksel değerleri ayak bağı olarak görmektedir. Bu sistemin ürettiği yeni çalışma hayatı, endüstrisi, sanatı, mimarisi, kent paradigması, edebiyatı, sineması, modası ve benzeri bütün olguları fıtrata aykırı bir sosyal yaşamı dayatmaktadır. Fıtrata yabancılaşmış bu kurguda aile de diğer değerler gibi hırpalanmakta, kırılganlaşmaktadır.
Toplumsal cinsiyet ideolojisi, kadın haklarını ve kadına karşı şiddeti araçsallaştırıp istismar etmekte, sapkın fikirlerini hak ve özgürlük adı altında uluslararası sözleşmelere sokmakta, imzacı ülkelerin iç hukuklarında bu ideolojiyi tahkim edecek ayrıntılı düzenlemeler yaptırmaktadır. Aileyi kadının zindanı, şiddetin mekânı olarak gören, eşcinselliği refere eden gender ideoloji baskıcı bir anlayışla birçok ülkenin hukuk sistemine sızmış durumdadır.
TESPİTLER VE ÖNERİLER
1. KÜRESEL ORGANİZASYONLARA KARŞI ETKİLİ TEDBİRLER ALINMALIDIR
Aileye karşı küresel çapta gerçekleştirilen faaliyetler ailenin yapısal sorunlarından beslenmekte, bu sorunları derinleştirdiği gibi yeni yapısal sorunlar da oluşturmaktadır.Küresel cinsiyetsizleştirme planı, küreselcilerin üzerinde tekel kurdukları dijital dünyanın imkânlarıyla toplumumuza yerleştirilmektedir. İnternet,........
© Milat
