menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İnsanlığa ve doğaya sığma ve sığınma

18 0
06.06.2025

“Haklısın insanın mal olmaması lazım ama oluyor işte. Ve sen bunu ancak şimdi, yani bıçak kemiğe dayanınca düşünebildin. İğne etine saplanınca...” Orhan Kemal

Haziran sıcağının kavurduğu bir gecenin ortasındayım. Parıldayan gökyüzünün altında, önümde uzanan uçsuz bucaksız ovada, kuş cıvıltılarıyla dolu ormandan gelen doğanın müziğini dinleyerek insanlığı, uygarlığı ve barbarlığı düşünüyorum. Hazirana teşekkür ediyorum. Gecenin bu vaktinde gökyüzü, aydınlık ve özgürlük dolu olarak gülümsüyor bana. İçimde açtığı çiçeklerle, ruhumdan akan nehirlerin oluşturduğu denizlerle varlığımı düşlerle dolduran ve taşıran hazirana teşekkür ediyorum. Haziranın neşesi ve coşkusu, yarattığı doyumsuz yaşama coşkusuyla beni yaşamın ve doğanın sarhoşu haline getiriyor. Haziran sarhoşluğu, hayatın sarhoşluğudur. Fanatizmlerin, ayırımcılıkların ve şiddetin hukuku, barışı ve özgürlüğü kirlettiği, kararttığı ve kanattığı uygarlığı düşünüyorum. Barbarlığın korkunçluğu ve karanlığı karşısında haziran sıcağında duygularım, düşlerim ve düşüncelerim üşüyor. Bedenimi ve ruhumu dayanılmaz bir üşüme ve titreme sarıyor. Barbarlık ve vahşet, haziranı bile üşütebilir.

İnsana ve doğaya sığmayınca ve sığınamayınca vahşet başlar. Bütün hukuksuzluklar, kölelikler, çatışmalar ve çürümeler, insanın insana ve doğaya sığmamasının ve sığınamamasının meyveleridir. Kendilerini insana ve doğaya sığdıramayanlar, doğayı, hayvanları ve insanları yok ederler. Düşlerinde ve duygularında insandan, canlılardan ve doğadan hiçbir ilham almayan şuursuz kişiler, sözcüklere şiir yazdıramazlar. Duyarsız, duygusuz ve düşüncesiz insanlar, hayvanları, sözcükleri, ağaçları, kuşları kendi sefil ve vahşi arzularına ve inançlarına feda ederler.

İnsanı, hayvanları, canlıları ve doğayı şeyleştirdiğimiz zaman, onları yok........

© Milat