İnsan, akıl, doğa
İnsan, kendi hayatını, maneviyatını, felsefesini, sanatını, bilimini, ilişkilerini oluşturabilecek kapasiteye ve yeteneklere sahiptir. İnsanın kendi hayatını, metafiziğini, maneviyatını, felsefesini, bilimini ve sanatını yaşamak için vehimlere, kurgulara, yalanlara, yanlışlara ve yanılsamalara ihtiyacı yoktur. İnsan, doğal olarak akla sahiptir. İnsanın aklını sürekli olarak aktif halde tutmasını sağlayan sınırsız bir doğa vardır. Evrenin uçsuz bucaksızlığı, insanın aklını sürekli ve sınırsız bir şekilde kullanmasını sağlamaktadır.
İnsan, hiçbir inanca, kalıba, kuruma ve kaynağa mahkum değildir. Birey, bütün inançlarla, kalıplarla, kimliklerle ve kaynaklarla doğduktan sonra karşılaşmakta ve onlara maruz kalmaktadır. İnsan için doğal olan sahip olduğu akıldır. Akılla doğan insan, daha sonra içinde doğduğu ailesi, kültür ve kimlikler tarafından akılsızlaştırılmaktadır. Aklını geliştirdikçe ve kullandıkça kişi, sonradan maruz kaldığı yapay kurguların ve kimliklerin ötesine geçerek olgunlaşabilmekte ve gelişebilmektedir. Kişi, yapay kimlikleri ve kurguları kendisi için değişmez çerçevelere ve kimliklere dönüştürmesi halinde duygusal, bilişsel, düşünsel ve duyusal olarak çocuksu düzeyde kalmaktan........
© Milat
