Vefa ile ilgili
Bu topraklar kadim değerlerin, irfan ehli insanların bulunduğu topraklardır. Sözünde durma, sevgi ve saygı, dostluk ve hoşgörü, gördüğü iyiliği ve iyilik sahibini unutmamak bu toprakların insanında karekterinde çokça var. Bizim insanımız vefalıdır.
Bir kilimde bir iki zayıf iplik olabildiği gibi aramızdada zayıf halkalar da vardır elbette.
Anam anlatmıştı. Köylerinde komşuları anlaşıp iki yetim kardeşi sırayla bakmaya, yedirip içirmeye karar vermişler. Yetimler az yiyince falanca “bizi evine davet etti de aç bıraktı” çok yediklerinde ise “karnımız ağrıdı” şikâyetinde bulundukları halde kimse aldırış etmemiş. Yetimleri yedirip içermeye devam etmişler. Gün gelmiş yetimler büyümüştür ve kendilerine yetecek hale gelmişlerdir.
Bu anekdot için şu cümleyi kuralım; iyiliklikte bulunan biri takdir edenin Allah olduğunu bilir. Yani iyilik sahibi, Allah’tan başkası birinden bir karşılık beklemez. Çünkü iyilik Allah için yapılır. Kul bilmese de yaratan bildiğini bilir.
Bu konuyla alakalı olarak Doğan Cüceloğlu’dan bir vefa hikâyesi:
“Selim Dedenin beş oğlu ve bir de eşeği vardır. Selim dede bu eşeği on yıl kullanmıştır. On yılın sonunda yaşlanan eşeğin gözlerine perde inmiş ve göremez olmuştur. Büyük oğlu Selim dedeye gelir;
– Baba eşek görmüyor, bunu dağa götürüp bırakalım.
Selim dede;
– Biraz bekleyelim bakalım.
Aradan beş........
© Milat
