Soykırımın açlık yönü ve çifte vatandaşlar
Filistin Diplomasi Merkezi “80 Günlük Sistematik Aç Bırakma Politikası” başlığıyla bir rapor yayımladı. Raporda, Gazze Şeridi’nde süregiden insani krizin, savaşın yan etkisi ya da abluka uygulamasının doğal sonucu olarak değil, doğrudan bir soykırım stratejisinin parçası olarak değerlendirildiğine işaret ediliyor. İşgalci İsrail’in 80 günü aşkın süredir sınır kapılarını tamamen kapatarak temel gıda ve insani yardım malzemelerinin girişini sistematik biçimde engellemesi, sivil halka yönelik kasıtlı bir aç bırakma politikasına dönüştü. Bu durumun, hem uluslararası hukuka hem de insanlık vicdanına bir meydan okuma olduğu da çok açık…
Gazze’de yaşananlar, 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi uyarınca tanımlanan soykırım suçunun temel unsurlarını taşımakta... Sözleşmenin 2. maddesi, belirli bir grubu kasten yok etmeye yönelik eylemleri soykırım olarak tanımlar ve bu eylemler arasında “grubun yaşam koşullarını kasten yok olmalarına yol açacak şekilde kötüleştirmek” ifadesi açıkça yer alır. Gazze’de 2,4 milyon sivilin, özellikle 1,1 milyon çocuğun açlık ve yoksunlukla karşı karşıya bırakılması, bu tanımın doğrudan karşılığıdır.
İşgalci İsrail'in günde ortalama 500 yardım kamyonu ihtiyacı olan Gazze'ye 80 gün boyunca yalnızca birkaç sembolik yardım geçişine izin vermesi, bu durumun ölümün ve yıkımın bir aracı olarak kullanıldığını gösteriyor. Emirliklerin, Körfez ülkelerinin, halkı Müslüman devletlerin ve Uluslararası toplumun sessizliği, bu........
© Milat
