Yalancının mumu dolmuşa kadar yanar!
Efendim, bizim mahut başkan yine sahnelerde. Hem de ne sahne! Shakespeare görse "Hamlet'i yeniden yazmalıyım" der. Biz de oturmuş, bu tiyatronun hasbelkader seyircisiyiz işte. Ne yapalım?
"To be, or not to be" değil mesele. "To lie, or not to lie" bizimkinin derdi. Yalan söylemek ya da söylememek...
Gerçi bizimki bu işi çözmüş. "Söyleyeceğim tabii ki!" demiş, basmış gazı.
Yalanın böylesi görülmüş mü?
Ben bu kadarını görmedim. Bizim rahmetli dedemiz derdi ki: "Oğlum, yalan söyleyeceksen bile adam gibi söyle!"
Ama nerede?..
Bizim başkan öyle bir seviyeye geldi ki, UNESCO "Somut Olmayan Kültürel Miras" listesine alacak yakında.
"Efendim, para nerede?" diye soruyorsun.
"Hangi para?" diyor.
- Hani şu para...
- Ha, o para mı? O başka para!
- Peki o para nerede?
- Hangi para dediniz?
Ve böylece devam ediyor. Sanırsınız ki Nasrettin Hoca'nın "Parayı veren düdüğü çalar" hikayesinin modern versiyonu. Ama burada düdük de yok, para da yok. Olan tek şey, bizim başkanın mitomani diploması!
Peki, Mitomani nedir? Ne değildir?
Gelin size mitomania nedir, bir anlatayım. Yok, yok... Google'dan falan çalmadım. Bizim başkanın son üç yıllık performansını izleyerek yazdım:
1. Önce "Ben........© Milat
