Gerekirse silah da kullanırız
50 yıldır hatırladığım kadarıyla hangi sorunumuz hal yoluna girmiş ise mutlaka dost(!) bir ülke elinde kazması ile o yolu tahrip etmeye başlıyor. Bu ‘kazma’ bazen Şah’ın İran’ı olur, bazen İslamî(!) İran olur, bazen dost ve kardeş ülke Suriye oluyordu, bazen yayılmacı SSCB-Rusya, çoğu kez “NATOdaşlarımız” İngiltere, Almanya ve Fransa ama stratejik ortak(!) ABD her zaman “kazma”lıydı…
Evet, ABD her zaman işlerimizi bozmak için çalıştı ve el an da bu meyanda çalışmaya devam ediyor. Öyle direkt işin içine girmez ABD; elemanlarını sahaya sürer onlar üzerinden kirli işlerini görür. Darbe yaptırır, 5. Kol faaliyetlerini hızlandırır, “Türkiye’deki medyası” üzerinden vurur, STK’larını mobilize eder, ASALA yetmezse ML’li ve DHKP’nin alfabetik sıralamalarını takip eder… velhasıl bunlar işini bitirince en ağır darbesini FETÖ’sü ile vurmaktan çekinmez dost ve stratejik ortak(!)
Örgütlerin işi bir yere kadar, sonra devletleri salar üzerimize. Yunanistan efelenir, olmayınca İsrail’i de Yunanistan’a destek olarak ileri sürer…
Aynı oyun, aynı tezgâh 70 yıldır (50 yılını ben hatırlıyorum) böyle devam ediyor. Şimdi de Suriye devrimi ile birlikte Türkiye bölgede hem jeopolitik üstünlüğü ele geçirdi hem de 125 yıl sonra Suriye'de ciddi nüfuz sahibi oldu. Türkiye'nin Suriye'de nüfuz sahibi olması Suriye ile sınırdaş olan Siyonist örgütlenmeyi rahatsız etti. Bu rahatsızlıktan dolayı Suriye........
© Milat
