Yener Orkunoğlu yazdı: Batı’da Rusya düşmanlığının nedenleri
Güncel olayları daha sağlıklı analiz edip yorumlayabilmek için tarih bilgisi iyi bir zemin oluşturur. Çünkü günümüzde yaşanan olaylar, bir ölçüde geçmişte yaşanan olayların ve tarihsel süreçlerin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle tarih bilgisi, günümüzdeki gelişmelerin bazı karanlık yanlarına ışık tutabilir.
Bu yüzden, Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle yeniden açığa çıkan Rusya düşmanlığının tarihsel kökleri hakkında bilgi vermek istiyorum. Çünkü Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, sıradan güncel bir çatışma değil, bütün insanlığı ilgilendiren bir olaydır; çünkü atom savaşına neden olabilecek kadar büyük bir tehlike içeriyor.
Trump, bir görüşmede Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’yi 3. Dünya Savaşı ile kumar oynamakla suçlamıştı. Ancak Zelenski’yi kışkırtanlar, Starmer, Macron ve Merz gibi toplumdan kopmuş Batılı politikacılardır.
Ukrayna-Rusya savaşının başlamasıyla birlikte Avrupa’da Rus düşmanlığı çok açık hale geldi. Rus düşmanlığı ve nefreti öyle bir hal aldı ki, acınacak hale gelmiş Batı dünyası, kendi nefretini bu savaşla ilgisi olmayan Ruslardan çıkarmaya başladı.
Örneğin Münih Filarmoni Orkestrası’nın Rus şefi Gergiev, Rusya-Ukrayna savaşını kınamadığı gerekçesiyle görevinden alındı. İyi ki Fazıl Say, “Savaş kararını veren o değil ki” diyerek tepki gösterdi. Bence çok yerinde, değerli ve güzel bir tepkiydi.
Rus düşmanlığı, Batılı politikacıların ve entelektüellerin gözlerini öylesine karartmış ki, bunlar hınç ve nefretlerini 140 yıl önce bu dünyadan göçüp gitmiş Dostoyevski’den çıkarıyorlar. Örneğin İtalya’da bazı üniversiteler, Dostoyevski’yi üniversitelerdeki ders programlarından çıkardılar. Ancak tepkiler gelince geri adım attılar.
Batı’nın aklını yitirmiş zavallı elitleri, ne hale geldiklerini göremeyecek kadar körleşmiş durumdadırlar.
Batı’da Rus düşmanlığının nedenleri üzerine kafa yorduğumda, kendi mantıksal çıkarımlarımdan şu sonuca ulaşıyorum:
Batı, hemen hemen bütün dünyayı geçmişte kendi sömürgesi haline getirmiş ve bu ülkeler üzerinde büyük bir hegemonya kurmuştu. Kuzey Amerika, Güney Amerika, Çin, Hindistan, Afrika, Ortadoğu gibi bölgeleri bir dönem egemenliği altına almıştı. Ancak Rusya’yı hiçbir zaman egemenliği altına almayı başaramadı. Birkaç defa denedi, ancak her seferinde geri püskürtüldü. Örneğin 19. yüzyılda Napolyon, 20. yüzyılda da Hitler denedi; fakat Rusya’yı boyunduruk altına alamadılar. Bence kendini üstünlük psikolojisine kaptırmış Batı elitleri, Rusya üzerinde üstünlük kuramadıkları için bilinçaltında Rusya’ya karşı büyük bir düşmanlık besliyorlar.
Söylediklerimin daha iyi anlaşılması için, Amerika Birleşik Devletleri’nde uzun yıllar hükümet danışmanı olarak görev yapan Zbigniew Brejinski’nin The Great Chessboard (Büyük Satranç Tahtası) adlı eserinde ileri sürdüğü görüşü bilmek gerekir.
Brejinski şöyle yazmaktadır (Alman gazeteci Patrik Baab’dan aktarıyorum):
“Rusya’yı üç adımda kuşatmalıyız. Öncelikle, Varşova Paktı döneminde Rusya’nın uydu devletleri olan ülkeleri Batı’nın etki alanına almalıyız. Daha sonra, Ukrayna gibi Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan ülkeleri etkilemeliyiz. Son olarak, Rusya’yı üç parçaya bölmeliyiz; böylece Rusya’nın yeraltı kaynaklarına daha kolay ulaşabilir, mineralleri daha ucuza elde edebilir ve Avrasya bölgesini bölmüş oluruz.”
Aynı Brejinski, Rusya ile Çin’in asla bir araya gelemeyeceğini de iddia etmiş ve Avrupa’nın Rusya ile Çin’i bir araya getirecek bir politika izlemesinin aptalca olacağını belirtmişti. Dedikleri tutmadı. Çünkü Rusya ve Çin yakınlaştı ve Avrupa da aptalca politika yapmaya devam ediyor.
ABD hükümetlerine akıl verenlerin önerdiği dış politika doktrininin en önemli unsuru şudur: Almanya ve Rusya’nın yakınlaşmasını, daha doğrusu Alman teknolojisi ile Rusya’nın hammadde kaynaklarının birleşmesini engellemek. Çünkü bu ikisinin bir araya gelmesi, ABD hegemonyasının sonu demektir. ABD, bu amacına ulaşmış görünüyor.
Batı’nın Rusya düşmanlığı, Batı’nın ekonomik gücünü, özellikle Alman sanayisinin dünya pazarlarındaki rekabet gücünü yitirmesi demektir. Çünkü Rusya’nın ucuz gaz ve petrolünden mahrum kalan Alman sanayisinin geleceği karanlık görünüyor.
Batı’nın Rusya düşmanlığını ilk defa dile getirenlerden biri, 19. yüzyılda yaşamış olan Rus düşünürü Nikolay Danilevski’dir.
Bu nedenle 1822-1885 yılları arasında yaşayan Rus düşünürü Nikolay........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d