menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tarık Çelenk yazdı: Mahallede randevunun değeri ve krizi

29 1
previous day

Geçenlerde mahalleli dostların da davetli olduğu, oldukça erken saatlerde gerçekleşecek bir kahvaltıya yetişmeye çalışıyordum. Saate baktığımda 20 dakika erken geldiğimi fark ettim. Ofisin kapısını ilk açan kişi ben olurum diye düşünürken, kapıda başka bir davetli olan Mehmet Altan Hoca’yı gördüm. Dakikliğimin anlamı biraz zayıflamıştı. Hoca bana laf attı ama ben de hızlıca bir espriyle yanıt verip hiciv üstünlüğünü ele geçirdim: “Bizde zamanında gelmek, hele de erken gelmek adetten değildir; sizin erkenciliğiniz olsa olsa paşa torunu veya kentli seküler aydın olmanızdan kaynaklanıyor.”

Bu lafımı ederken TSK’dan Binbaşı rütbesiyle istifa ettiğim ilk yıllar aklıma geldi. O zamanlar un üretimi ve pazarlama sektörüne girmiştim. Randevulara ve toplantılara zamanında gittiğimde çoğunlukla kimseyi bulamazdım. Gelenlerse beni şu sözlerle teselli ederdi: “Üzülme, sen asker kültürü aldın, uyum sağlayamıyorsun. Her toplantının zamanında başlayacağını sanıyorsun.”

Randevu meselesi sadece un sektörüyle sınırlı kalmadı. Türkiye’nin vergi rekortmeni olan ve sonra yatırımlarını yurtdışına taşıyan bir iş insanının ya da 2000’lerin başında İBB Genel Sekreteri olan bir dostumun beni ofislerinde 4 saat bekletmesini unutmam mümkün değil. Bu arada, seküler kurumsal şirketlerde ve CHP dahil üst düzey siyasetçilerle randevularımda böyle bir bekleme sorunu yaşamadığımı da bu betimlemeye

© Medyascope