menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şahin Eroğlu yazdı: Kurucu olanın tutsaklığı

20 1
05.07.2025

Marx’ın düşüncesini, salt belirli bir tarihsel momentin teorik izdüşümü olarak ele almak doğru olmayabilir; Marx’ın düşüncesi aynı zamanda sol düşüncenin ontolojik çerçevesini kuran bir bilinç matrisidir. Bu matris, düşünceyi yalnızca olanaklı kılmaz; aynı zamanda sınırlamıştır. Modern sol düşünce, Marx’la birlikte şekillenmeye başlar fakat çoğunlukla onun sınırları içinde, onun kavramsal gövdesi etrafında dairesel bir devinime mahkûm kalmıştır. Bu durum, başlangıç noktasına duyulan bir sadakat olarak okunmamalı; esasen bir düşünsel kapanma olarak kavranmalıdır. Dolayısıyla, Marx artık bir başlangıcın kurucusu değil, düşünceyi tarihsel bir sınıra kilitleyen figür hâline gelmiştir: düşünsel olanı başlatan, fakat aynı anda onu kendi kapanışına doğru sevk eden bir ağırlık merkezi.

Bu kapanmanın en güçlü belirtisi, sol düşüncenin teori üretmekten çok, mevcut teorileri tekrar etmekte derinleşmesidir.Marx’ın kavramları; artı değer, üretim araçları, sınıf antagonizması, ideoloji, neredeyse kutsal metin statüsüne yükseltilmiş, bu kavramlar eleştirel düşüncenin zemini değil, sınırı haline getirilmiştir. Bu teorik edimin yönelimi, yeniyi kuran bir düşünsel açıklığa açılmamıştır. Daha çok, geçmişin figürlerini ve kategorilerini yeniden tesis etme gayretine kapanmakla meşgul olunmuştur;böylelikle düşünce, yaratıcı bir olanak ufku olma kudretini yitirerek, restoratif bir tekrarın döngüsüne hapsolmuştur.Bu bağlamda sol düşünce, kurucu bir politik hareket olma niteliğinden uzaklaşmış; giderek bir yorum geleneğine indirgenmiştir: Marx’ı yeniden okumak, yeniden güncellemek, yeniden işlevselleştirmek… Fakat böylesi bir güncelleme pratiği, esasen kuramsal bir nostalji üretmekten öteye geçemeyi başaramamaşıdır.

Bu nostalji, en sert biçimiyle bugünün toplumsal gerçekliğine temas ettiğinde görünür hale gelir. Türkiye’de........

© Medyascope