Şahin Eroğlu yazdı – AKP: Kültürel hegemonyanın imkânsızlığı
Her siyasal iktidar, sürdürülebilir bir meşruiyet inşa etmek için salt yönetmekle yetinmez; yönetilenlerin tahayyül dünyasına da nüfuz etmeye çalışır. Çünkü egemenlik, yalnızca yasalarla değil; imgelerle, simgelerle, anlatılarla ve duygulanımlarla da kurulur. Antonio Gramsci’nin hegemonya kavramı bu yüzden zorun çok ötesine taşar: Bir onay üretimidir, rızanın kültürel dokuda örgütlenmesidir. Fakat tam da bu noktada, Türkiye’nin son yirmi yılına damgasını vuran AKP iktidarı, iktidarın sürekliliğini sağlama konusunda gösterdiği pragmatik mahareti, kültürel hegemonya üretiminde sergileyememiştir. Bu bir istisna değil; yapısal bir yetersizliktir.
AKP, iktidarı büyük ölçüde negatif birlik zemininde inşa etti. Yani bir neye karşı olduğumuz duygusunu canlı tutarak, bir kültürel ortak özne yaratma çabasında değil; kültürel bir ötekinin sürekli olarak yeniden inşa edilmesi üzerinden siyasal alanı tahkim etti. Bu, kültürel hegemonya kurmak için yetersiz bir stratejidir. Zira hegemonya, salt karşıtlığı değil; olumlu bir yaşam dünyasını, müşterek bir tahayyülü gerektirir. “AKP’nin dilinde ise biz kimiz?” sorusu hiçbir zaman derinlikli bir kültürel karşılık bulamadı; daha çok, “Onlar kimdir?” sorusunun parazitik yankısı içinde sürdürüldü.
Bu yapısal eksiklik üç düzlemde belirginleşir:
AKP, popüler kültüre çeşitli düzeylerde sızmış olsa da bunu bütünlüklü bir kültürel vizyon olarak kurgulamadı. Dizi sektörü, medya aygıtları, dini anlatılar gibi alanlarda yaygın bir içerik üretimi sağlandı. Fakat bu içerikler, bir tinsel dünya inşa etmedi; dağınık, eklektik, yüzeysel bir anlam ekonomisi yarattı.........
© Medyascope
