menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mümtaz’er Türköne yazdı: Nihat Genç’in kavgasından kalanlar

50 1
05.07.2025

Üzüntü değil, daha çok sıkıntı. Üzerinize çöken, sizi kilitleyen bir ağırlık, değer verdiğiniz, önemsediğiniz bir hatıranın boşluğa düşmesi ve kaybolması gibi. Ölüm saçma bir şey; sevdiklerinizi alıp giden yokluğa değil yaşadıklarınıza bakmalısınız. Nihat Genç’i de geride bıraktığı ateşli kavgalarıyla, saçmalık derecesinde enerji yüklü mücadelesiyle bir Türkiye fotoğrafı gibi aklınızda tutmalısınız.

69 yıl, yaşamak ve hayata hakkını vermek için yeterli bir süre. Ölüme üzülmekten önce, bıraktığı hatıraya saygı lâzım.

Gençlikte yaşananlar bazen geride kalmıyor; iz bırakan bir ergenlik sivilcesi gibi bütün hayatınıza şekil veriyor; kimliğiniz oluyor, ruhunuzu-beyninizi demir bir cenderenin içinde sıkıştırıp sizi ele geçiriyor. Hayatı o yaşlarda edindiğiniz bir alışkanlık, takıldığınız bir ayrıntı gibi yaşıyorsunuz.

Nihat Genç, hayatının tamamını 21 yaşında zamanı durdurmuş, soyadıyla müsemma bir delikanlı olarak yaşadı. Ölüm döşeğinde “mücadeleye devam” vasiyetinde bulunurken de delikanlıydı. Bazılarımız için, uğrunda bütün hayatın feda edileceği yüce-kutsal bahaneler var. Olmasaydı, Nihat’ın hayatı kim bilir ne kadar yavan ve sıradan olurdu? Sıradan hayatlara heyecan ve rengi nasıl katardı? “Neyin mücadelesini verdi?” sorusu Nihat için saçma, önemli olan her dem ve her vesileyle mücadele etmesiydi.

Hikâyesinin son evresinde yoktum, ama başı bende. Yazmazsam hatırası eksik kalacak, merak edenlerin, özellikle gençlerin sorularına verilecek cevaplar da.

Soğuk bir kış günüydü. 1977’nin sonları. Genç Arkadaş dergileri, Rüzgârlı’da matbaadan alınacak, paketlenip postaya verilecek. Site Yurdu’ndan uzun anonslara rağmen kamyonetin şoför mahalline oturtabileceğim sadece bir kişi bulabilmiştim. “Kavgaya gideceğiz” diye anons yapınca bir iki dakikada yüz kişi inerdi, “dergi taşıyacağız” deyince herkes sırra kadem basardı.

Dergi bağlandığı için uykusuz geçen bir gecenin sonrasında yorgun bir günün akşam saatleri, yanımdaki genç Karadeniz şivesi ile sürekli konuşuyor, merak dolu bıktırıcı sorular soruyor. “Daktilo şampiyonu” olduğunu söyleyince, hemen başka bir moda geçtik. Dergide dizgiciye ihtiyaç vardı; IBM Selectric kullanıp kullanamayacağını sordum. Bizim kısaca “topbaş” dediğimiz eşek ölüsü türünden bir makine. Daktilo yazmanın ötesinde ilave beceriler gerektiriyor. Sütun sonlarını denk getirmek, tashih yapmak gibi. Nihat ertesi gün işe başladı, dizgici sorunumuz kökünden çözüldü. Gerçekten klavyeye hiç bakmadan uzun ve arkaya doğru 90 derece bükülebilen parmakları ile çok hızlı yazıyordu. Nihat dergiye yeni bir renk getirdi. Hızlıydı, dizgi yaparken muhabbetin hiçbir ayrıntısını kaçırmıyor, çayını sigarasını da eksik etmiyordu. “İş” dediğime bakmayın, kimsenin cebine beş kuruş para girmiyor, hepimiz ayrı ayrı sefilleri oynuyorduk. En fazla kiloluk taze fasulye konservesini salça ve bol su ilave edip tencerede kaynatıyor, içine ekmekleri boca edip karnımızı doyuruyoruz. En büyük lüksümüz de patates kızartması. Küçük elektrik ocağında, minik bir tavada Nihat’ın dikkatle patates kızartması hala gözümün önünde.

Önce Demirtepe Köprüsü’nün dibinde meşhur Mon Amour pavyonunun olduğu binanın altıncı katında, sonra hemen altta Necatibey caddesinde küçük bir dairede, nihayetinde Dörtyol’da Yapıcıoğlu apartmanının tepesinde günün 24 saati mesai yapan dergi ekibinin vazgeçilmez elemanı olmuştu Nihat. Biz L koltuklarda uyurduk, Nihat’ın ciddi bir görüşmenin tam ortasında duvarda sabit elbise dolabının üstteki yüklük kısmından uyanıp, istifini bozmadan aşağı atlaması abartılı bir film sahnesi gibi aklımda.

Lütfi Şehsuvaroğlu, Burhan Kavuncu, Naci Bostancı, Nuri Gedik, Tahir Özakkaş ve Nihat Genç. Çok konuşan Nihat ekibe dahil olunca (onun “Ben Na’at” deyişini taklit edip “Na’at” diye hitap ederdik) üzerine bir sessizlik çöktü, sadece bizim muhabbetlerimizi dinledi. Sabahlara kadar süren, kat kat kesif sigara dumanlarının ve siyaha dönmüş çayların eşliğinde en saçma konuları büyük bir ciddiyetle tartışırdık. O........

© Medyascope