menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mazluk Vesek’in Pınar Arıkan ile söyleşisi: “Baktığım her yerde anlatılması gereken hikâyeler görüyorum”

11 8
09.11.2025

Pınar Arıkan, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kesik Baş romanını uyarladığı senaryoyla 32. Altın Koza Film Festivali’nde en iyi senaryo ödülünü aldı. Arıkan, son başvuru tarihine bir ay kala yarışma ilanını görünce telifi düşmüş eserlere yöneldiğini ve Gürpınar’ın dikkatini çektiğini söyledi. 1920’lerin işgal altındaki İstanbul’unu anlatan romandaki gotik atmosfer ve polisiye kurguyu tercih eden Arıkan, senaryoya daha özgür ve bilinçli kadın karakterler ekledi.

Pınar Arıkan, 32’inci Uluslararası Altın Koza Film Festivali Edebiyat Uyarlaması Uzun Metraj Senaryo Yarışması’nda en iyi senaryo ödülünü, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kesik Baş romanında yaptığı uyarlamayla aldı. Türk romanının kökleşmesini sağlayan isimlerinden birini gündeme getirmesi kadar, festivalde yaptığı heyecanlı ve sade konuşmasıyla da dikkat çekmişti. Asıl mesleği eğitimcilik olan Arıkan’la Hüseyin Rahmi’yi ve Kesik Baş’ı tercih etmesinin nedenlerini, hazırlık sürecini, romanın 1920’ler Türkiye’si için ne ifade ettiğini konuştuk. Arıkan, Gürpınar’ın Kesik Baş’ta bilindik tarzının dışında polisiye bir kurgu tercih ettiğinin altını çizerek, “Kesik Baş bence ülkenin yönetiminin feshedilmiş, kesilmiş, vücudundan koparılmış ve çürümüş olduğunu anlatan bir metafor. Yazar açıkça işgalden bahsetmemiş, toplumun ahlaki çürümesine odaklanmış ama yine de bu yönetim boşluğunda yaşayan karakterlerin yaşam koşullarına ve gündelik dillerine sinmiş olan işgalin gölgesini hissedebiliyorsunuz” dedi.

Festivaldeki duruşum samimiyetimi yansıtabilmişse ne mutlu bana. Ayrıca “Heyecanı heybesinde” ne güzel bir anlatım böyle. Sanırım kendimi anlatmamın özeti de bu sözcüklerde saklı. O heybeye heyecanımla birlikte drama, müzik, okul öncesi eğitim, özel eğitim, eğitim koçluğu, tiyatro, senaryo, hayaller, memleket özlemi ve güzel ailemi de koydum. Bolca merak ve cesaret, başka alanlara da sıçratan dikkat dağınıklığı, neredeyse ceza diyebileceğim bir hayalgücü, düşünmeyi durduramayan bir zihin ve bazen çok yoran empati… Van’da başlayan maceram Ankara’da devam etmekte. Mutlu bir evliliğim ve dünya tatlısı genç bir kızım var.

Aslında bu biraz tesadüf oldu diyebilirim. Yarışma ilanını gördüğümde son katılım tarihine sadece bir ay vardı. Bu süreçte yazarla iletişime geçmek, senaryo alanında tecrübesi az bir öğretmen olarak yazarın onayını alabilmek, birlikte süreç içinde ilerlemek için yeterli zamanım yoktu. Ben de telifi düşmüş eserlere yöneldim. Hızlıca okuyup, uyarlayıp, senaryo aşamasına geçmem gerekiyordu. İşte o eserler arasında Hüseyin Rahmi Gürpınar dikkatimi çekti. Yıllardır okumamıştım ama zihnimde kalan hissi güzel bir tınıydı ve yeniden gündeme gelmeliydi. Belki de ortaya çıkmak için şartların olgunlaşmasını

© Medyascope