Bin Bir Buse serisi İngilizceye çevrildi – Burcu Karahan: “Osmanlı kadınları, bu metinlerde kadına verilen özgürlük gücünü memnuniyetle karşıladı”
1923-24’te İstanbul’da isimsiz olarak yayımlanan “Bin Bir Buse” serisi Burcu Karahan tarafından İngilizceye çevrildi. Burcu Karahan uzun yıllardır Stanford Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde 19. ve 20. yüzyıl Osmanlı, çağdaş Türk, Ortadoğu, ve Avrupa edebiyatları üzerine dersler veriyor. Karahan’ın uzmanlık alanlarından biri son dönem Osmanlı edebiyatı. Bu son dönem Osmanlı edebiyatının içinde herkesçe bilinen Tanzimat ve Servet-i Fünun dönemleri kadar, bunlara nazaran daha az tanınan, genel olarak II. Meşrutiyet dönemi edebiyatı olarak bilinen, II. Meşrutiyet’in ilanından Cumhuriyet’in ilanına kadar olan dönemin edebiyatıyla da yakinen ilgileniyor.
Bu dönem edebiyatı cinselliği öne çıkaran veya konu edinen, zamanında son derece popüler olmuş metinleri de içeriyor. Karahan, Bin Bir Buse’nin geç Osmanlı döneminin en cüretkâr, en sınır tanımaz ve en keyifli metinlerinden biri olduğunu düşünüyor. Basılmalarından yüzyıl kadar sonra, İngilizceye çevirdiği Bin Bir Buse serisi Kanada’da Osmanlı ve Türk edebiyat eserlerini İngilizceye kazandırmak için iki kadın tarafından kurulan Translation Attached Yayınevi’nden geçtiğimiz Eylül ayında çıktı.
Karahan ile One Thousand and One Kisses çıktıktan sonra haberleştik.
Çağdaş Türkçe edebiyattan İngilizceye çeviriler epey çoğaldı. Bu çok mutluluk verici bir gelişme. Ancak aynı şey Osmanlı edebiyatı için geçerli değil. Kuzey Amerika’da edebiyat dersleri veren benim gibi Osmanlı edebiyatçıları ve tarihçileri için üzerinde çalıştığımız dönemlere ait metinleri derslerimizde kullanamamak çok can sıkıcı ve kısıtlayıcı bir durum. O yüzden bunun çaresizliğini yaşayan birçok akademisyen son yıllarda ya benim gibi Osmanlıca metinleri İngilizceye çevirmeye ya da bu çevirileri okuyucuya ulaştırabilmenin imkanlarını aramak gibi zor bir uğraşa yöneldi. Bin Bir Buse’nin İngilizce çevirisi One Thousand and One Kisses ile bu emeklere katkıda bulunduğum için çok mutluyum.
Çok da heyecanlıyım, çünkü Bin Bir Buse serisindeki hikayeler sadece Osmanlı edebiyat tarihini daha bütünlüklü görüp okuyabilmemiz açısından değil, bize Osmanlının son dönem sosyal ve kültürel hayatının farklı bir yanını gösterdikleri için de çok değerliler. Bu öyküler bize kadınların cinsel özerkliğinin Batı’ya özgü bir kazanım olmadığını gösteriyor. Kadın hazzını ve iradesini böylesine cesurca kucaklayarak hem Cumhuriyet’in “kadınları biz özgürleştirdik” anlatısını hem de Avrupalı oryantalist ressam ve yazarların pek sevip o dönemde sık sık eserlerinde kullandığı, Pierre Loti’nin 1906 tarihli Les Désenchantées (Mutsuz Kadınlar) romanında olduğu gibi “baskı altında, mutsuz, haremlere kapatılmış Doğulu kadın” imgesini sarsıyorlar.
Bin Bir Buse gibi metinler, kadınlık ve cinselliğe dair kabul edilmiş, ettirilmiş sınırları yeniden düşünmemize de olanak veriyor. Bugünün Türkiye’sinde, hatta dünyanın birçok yerinde kadınların bedensel ve cinsel haklarının ellerinden alınmaya çalışıldığı, daraltıldığı, siyasal çatışmaların malzemesi haline getirildiği bir dönemde, kadın hazzını, iradesini ve özgürlüğünü açıkça, mizahla, ama taviz vermeksizin anlatının merkezine alan bir eser bana her zamankinden daha güncel geliyor. Dilerim bu öyküler yeni okurlara ulaştıkça yüzlerinde bir tebessüm bırakır, içlerini açar ve içinde yaşadığımız şu endişe verici belirsiz günlerde kısa da olsa gönüllerine bir ferahlık getirir.
2000’li yılların başında, yüksek lisans öğrencisiyken Mehmet Rauf’un Bir Zambak Hikayesi üzerine çalıştığım sırada oldu. Osmanlıcayı yeni öğrenmiştim ve bu yüzden Osmanlıca metinleri okumam o kadar kolay değildi. Buna rağmen Bin Bir Buse öykülerinin alışılagelen Osmanlı romanlarından farklı olduklarını anlamıştım. O zaman Bin Bir Buse üzerine çalışmamıştım. Ama Amerika’ya doktora yapmaya gelirken Bin Bir Buse’nin fotokopisi de o iki valize sığdırdığım “değerli malvarlıklarım”dan biriydi.
Öncelikle ilgimi çeken elbette serinin ismiydi. Bin Bir Gece Masalları’na ne kadar benziyorlardı? Burada da bir Şehrazat var mıydı? Hikayeler Bin Bir Gece Masalları’nın erotik anlatımları mıydı? Böyle birçok soru vardı kafamda. Ama okuduktan sonra en çok hikayelerdeki kadın karakterler ve onlara verilen özgürlük dikkatimi çekti. Tanzimat romanı çalışıp,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d