menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gürkan Çakıroğlu yazdı – 22 Ekim’in sene-i devriyesi: Kurtla kuzunun hikâyesi

9 1
22.10.2025

Devlet Bahçeli’nin tarihi çıkışının üzerinden tam bir yıl geçti. İnsanlık adına kısa ama bizler için oldukça uzun bir yıl geride kaldı. Bu bir yıl boyunca az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik; dönüp baktığımızda bir arpa boyu yol alabilmiş miyiz diye sorarsanız eğer, bence aldık. Aldık ama, görünen o ki, ala ala sadece bir arpa boyu yol aldık. Daha fazlasını almak mümkün müydü? Fazlasıyla mümkündü. Neden alamadık?

Sebepler dairesinde bir sürü kişi ve kurumun sorumluluğu var elbet. Ama esas neden devlet, devletin temelinin çürük olması. Zira adalet devletin temeli, devletin direğidir ve bu sebeple devletten önce gelir. Çünkü kurtla kuzuyu bir arada yaşatacak olan devlet değil, töredir. Türk bu yüzden demiştir: “İl gider töre kalır”; Kur’an bu yüzden demiştir: “Allah, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder”. Hem Türk’ün töresi hem Allah’ın töresi hükümdarın, yani devletin temel vasfını tek bir kavramda özetler: Adalet!

Devlet kurucuları 1921 toplum sözleşmesi ile adalet vaat ettiler ama sonrasında maalesef devlet adalet üzerine inşa edilemedi, adalet üzerine yükselemedi. Cumhuriyet 1923’de ilan edilmiş olabilir ama içinde yaşadığımız rejim 1925’de kuruldu. Ve bu rejim zamanın gereklerine göre 1982’de reforme, 2017’de ise revize edilerek günümüze kadar ulaştı. Türkiye’nin toplumsal sözleşmeye dayalı bir anayasası hiçbir zaman olmadı. 24, 61 ve 82; üçü de siyasal sözleşmeler. Bu bozuk düzenin 100. yılını yaşıyoruz.

İşte bu anlamda 22 Ekim tamamına erebilse, Cumhuriyet demokrasi ile taçlanabilir ve bu çürümüş rejim geride bırakılabilirdi. Lakin ilk yıl itibariyle buna oldukça uzak kaldık. Ve bundan ne kadar uzak olursak Türkiye yüzyılından da bir o kadar uzağız demektir. Zira Türkiye yüzyılı ancak ve ancak hukuk devleti ile mümkün. Türkiye ise hukuk devletine yıldızlar kadar uzak.

Olmadı yapamadık, yapamıyoruz. Ama yapacağız; Türkiye hukuk devleti olacak. Bu bizim için kaçınılmaz son. Meselenin bir olmak değil, birlik olmak olduğunu idrak edeceğiz. Madem Türk olmak etnik temele dayanmıyor; o halde etnik olarak Türk olmayanların taleplerini terörize etmeden dinleyecek, terörize etmeden çözümler bulacağız. Madem devletiz, mesulüz, bunları yapmak bizim vatandaşa........

© Medyascope