New York belediye başkanlığı seçiminin favorisi solcu Müslüman Zohran Mamdani
Her taraftan ona yöneltilen saldırılara rağmen, Zohran Mamdani’nin bugünkü seçimlerde New York kentinin ilk Müslüman belediye başkanı olma şansı hayli yüksek. Tecrübeli politikacılarda ender görülen bir cüreti ve samimiyeti öne çıkardığı kampanyası, aynı zamanda Gazze’nin zihniyetlerde nasıl izler bıraktığını da gösteriyor. Sylvain Cypel‘in yazısını Haldun Bayrı çevirdi.
Tahmini okuma süresi: 13 dakika
Kozmopolit New York kenti Beyaz belediye başkanları da gördü; iki Siyah başkan da gördü; Protestan, Katolik ve Yahudi başkanlar da gördü; Britanyalı, Alman, İtalyan, vb. kökenli başkanlar da gördü. Fakat 1624’teki ilk başkanından beri, bu kentin hiç Müslüman başkanı olmamıştı — ayrıca kadın başkanı da… Oysa 4 Kasım’da New York Belediyesi’nin başkanlığına, hiç komplekse kapılmadan Müslüman kimliğini sergileyen yeni bir belediye başkanı seçilebilir.
Alelacele bir kavga hazırlığı bu. Nüfus bakımından burası dünyanın en Yahudi kenti. 8,6 milyon nüfus içinde 1,3 milyon Yahudi yaşıyor; Müslüman nüfus ise 800 bin kişi — bilhassa Güneydoğu Asya kökenli (Hindistan, Pakistan, Bangladeş…), ama Araplar da var (Mısır, Yemen…). Üstelik özel bir andayız; çünkü Gazze’de olup bitenler herkesin aklında.
İlk kamuoyu araştırmaları Zohran Mamdani’ye oyların yüzde 1’ini veriyordu.
Oysa New York’tan Temsilciler Meclisi’ne seçildiğinde1 kendi bölgesi dışında hiç tanınmayan Zohran Mamdani adında biri, 2024’te belediye başkanlığına aday olduğunu açıkladı. İlk kamuoyu araştırmalarında oyların yüzde 1’ini alacağı görülüyordu. Baş rakibi, eski eyalet valisi Andrew Cuomo’nun oyları yüzde 34’e sıçramıştı. Bir de diğer dört adayı hesaba katmak gerekiyordu.
Zohran Mamdani’nin üç handikapı var. Öncelikle, 34 yaşında, yani siyâsî tecrübesi yok. Sonra, bir ayağı Demokrat Parti’de bir ayağı dışarıda olan Bernie Sanders’in, Cumhuriyetçiler tarafından “komünist” muamelesi yapılan (ABD’de bir küfürdür bu), Demokrat Parti aygıtının ise fazla “solcu” bulduğu partisi Amerika Demokrat Sosyalistleri’nin (DSA) yöneticilerinden. Son olarak, üçüncü handikapı ise az buz değil: Hint asıllı ve Müslüman. Dahası bunu ilân ediyor. Gazze’de olup bitenler üzerine görüşlerini ise kem küm etmeden dile getiriyor.
Oysa hızla sivrilip 2025 yazında oyların yüzde 54,4’ünü alarak Demokrat Parti’nin belediye seçimi adaylarının ön seçimini kazanıyor. Kuşkusuz, üstün bir hitabet yeteneği ve ustalıklı bir belâgati var. Ama bunların da ötesinde, seçmenin hoşuna giden bir içtenliği var — özellikle de Cuomo gibi, partisinin kaymak tabakasında yer kapmış tecrübeli politikacı tipli bir rakip karşısında. Mamdani’yi şehrin zengin semtlerindeki kampanyasında izleyen, internetteki Slate sitesinden bir gazeteci şunu yazıyor:
“Gazze hakkında bastırılan sorular su yüzüne çıktığında onun dediklerine kulak kabarttım. Diğer Demokrat adayların yüzeysel bir empatiye ya da kamuoyu yoklamalarında test edilmiş sahte bir ‘denge’ye sığındıkları noktada, Mamdani uzun cevaplar veriyor, yanındaki danışmanına bakarak ondan onay beklemiyor, zor hakikatleri savuşturmanın ahlâkî bedeli üzerine samimi düşüncelerini yalın bir dille ifade ediyor 2.”
Başka deyişle, Gazze’deki soykırımı inkâr etmenin ahlâkî bedeli üzerine samimi düşüncelerini yalın bir dille ifade ediyor…
Demokrat Parti’de İsrail çıkarlarına en yakın Yahudi çevreleri,
Filistin’i kampanyalarının baş konusu haline getirmişlerdi.
Zohran Mamdani’nin kampanyasının merkezi başlangıçta Gazze değildi. Bundan bahsediyor, ama hayat pahalılığının edepsizce boyutlara vardığı bir şehirde asıl dikkatini toplumsal hedeflere yöneltiyordu. Mitinglerinde, “Milyarderler bizim varoluşsal bir tehdit oluşturduğumuzu ileri sürüyorlar. Haklılar3” diyerek eğleniyordu. Ve Amerika Demokrat Sosyalistleri’nin (DSA) bir tehdit olduğunu; zira paranın demokrasiyi satın alamayacağını, emekçilerin sesinin duyulması gerektiğini, Donald Trump tarafından yürütülen göçmenleri sınırdışı etme operasyonlarının rezillik olduğunu düşündüklerini ekliyordu. Kiraların dondurulması, otobüslerin bedava olması, ucuz belediye pazarlarının kurulması, tedaviye erişimin kolaylaştırılması, büyük kârlardaki vergilendirmenin artırılması vb. gibi çözümler öneriyordu… Kısacası, halkın yoğun olduğu mahallelerin dertleriyle uğraşıyordu. Fakat çok hızlı bir biçimde başına Gazze meselesi sarıldı — siz bunu şöyle anlayın: “Mamdani Antisemitist mi?”
Zaten Cumhuriyetçiler’in ona karşı husumeti garantiydi. Donald Trump, “Mamdani’yi tutuklatmayla tehdit etti ve belki de ABD’de yasadışı olarak yaşadığını îmâ etti”4. Ama ilerici Yahudi dergisi Jewish Currents’ın yöneticisi Peter Beinart, Filistin’i ve Gazze’de olup bitenleri kampanyanın baş konusu haline getirenin Mamdani olmadığını, Demokrat Parti’deki İsrail çıkarlarına en yakın Yahudi çevreleri olduğunu; bunların maksadının ise Mamdani’ye oy vermenin “Hamas’a oy vermek” anlamına geldiği fikriyle Mamdani’nin adaylığını gayri meşru kılmak olduğunu kaydediyor5.
Mamdani’ye kara çalma kampanyası doruk noktasına Haziran ayı ortasında ulaşır. Zohran’ın “Yahudiler’den nefret eden bir Müslüman” olduğu söylenmektedir. Cumhuriyetçi Parti’nin New York’tan Temsilciler Meclisi üyesi Elise Stefanik ona “terörizm yardakçısı” muamelesi yapar. Cumhuriyetçi belediye başkanı adayı Curtis Sliwa, “güvenliğe yönelik tehdit”ten dem vurur. Demokrat cenahta ise, yolsuzluk suçlamaları nedeniyle oy oranı dibe vuran eski belediye başkanı Eric Adams, “Antisemitizme son vermek için” kampanyasını yine de sürdüreceğini ilan eder. Mamdani’nin baş........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d