menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Berrin Sönmez yazdı | Filistin oturumu: Söylem şahane, eylem fos çıktı

46 14
31.08.2025

2004 yılındaki seçimlerden sonra Hamas ve El Fetih arasındaki çatışmaları fırsat bilen İsrail, Filistin’i Gazze ve Batı Şeria olarak ikiye bölmüştü. İnşa ettiği apartheid duvarı ile Hamas yönetimindeki Gazze’ye uyguladığı insanlık dışı ablukanın ağır sonuçlarından birisi de 7 Ekim saldırılarıydı. Fakat bütün dünya zalimle mazlumu eşitleyip, ablukadan kurtulmak isteyeni suçlu, abluka politikası uygulayanı masum görmeyi seçti. Ve 22 aydır aralıksız devam eden soykırıma göz yumdu, hatta destek verdi. Halklar Gazze ve Filistin tarafında konumlanırken hükümetlerin İsrail’e toz kondurmayışı soykırımda suç ortaklığı anlamına geliyor. İsrail’in “vaat edilmiş topraklar” inancıyla yürüttüğü teo-politik savaş, FKÖ ve devamında El Fetih tarafında karşılık bulmamışken Hamas. İnanç temelli savaş politikasına balıklama atladı.

11 Eylül ile yükselen cihatçılık karşıtlığı maalesef bu çerçevede hükümetlerin İsrail’i açıktan desteklemesini kolaylaştırdı. 18 yıldır süren insanlık suçları sadece 7 Ekim saldırısıyla aklanıverdi, dünya gözünde. Yazık ki bizim iktidar da modern devletler hukuku perspektifinden mücadele eden El Fetih’i desteklemek yerine, ideolojik köken yakınlığı nedeniyle, teo-politik savaşa balıklama atlayan Hamas’ı desteklemeyi seçmişti.

Gazze’de soykırımın neredeyse geri döndürülemez vahşet aşamasına yaklaştığı günümüzde TBMM olağanüstü Filistin oturumu gerçekleştirdi. Ve oturum sonunda bir tezkere oylandı. Kabul edildi. Tezkere metninin hazırlanması ve oylanması aşamasından sonra yaşanan krize aşağıda bir açıklık getirmeye çalışacağım ancak tezkere metnine dair iki kelam etmek isterim yazının bu kısmında. Bu tezkere metni 22 ay önce yazılmış ve dünya kamuoyuna gönderilmiş olsa gerçekten anlamlı bir metin diyebilirdik. Fakat Gazze ve genel olarak Filistin’in, Filistinlilerin içinde bulunduğu koşullar karşısında bugün yayınlanan bu teskere metni suya sabuna dokunmayan, dostlar alışverişte görsün kabilinden ve derde deva olmayacak diplomatik bir metin. Yaşanan insanlık dramı karşısında acınası düzeyde yetersiz bir metin çıkardılar karşımıza. Kınama kararının acziyetine rağmen tutanaklara geçirilen haliyle “ittifakken” kabul edilmiş olmasını ben de buradan açıkça kınıyorum.

Olağanüstü toplanma çağrısının CHP önderliğinde, muhalefetin katılımıyla gerçekleşmesi önemli ve insani bir girişim olarak görülmüştü. Ancak iktidar ve ortaklarının bu çağrıya -Bahçeli’nin ilk anda sergilediği tepkisel tutuma rağmen- destek vermesi, bazı soru işaretlerine yol açtı. Acaba TBMM için olağanüstü toplantı çağrısı yapılması muhalefete, iktidar tarafından fısıldanmış olabilir miydi? Mümkündür. Yıllardır hiçbir muhalefet önergesi kabul edilmedi. Hatta Bahçeli önce karşı çıktı ama sonra sahiplendi. Numan Kurtulmuş sahiplendi ve AKP çağrıyı kabul etmekle kalmayıp ön aldı. Ve hatta Dışişleri kaleminden çıktığı anlaşılan tezkere metninin oturumdan önce hazırlanıp onaylandığı oylama başlarken Kurtulmuş tarafından ilan edildi.

Peki bu durumda toplantı çağrısını neden AKP veya MHP yapmadı? Trump korkusu Filistin davasından baskın olabilir,........

© Medyascope