Ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi? – Özcan Pehlivanoğlu Yazdı
Ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi?…
“Türkiye’de bunca olay bir kaos şeklinde cereyan ederken tam 15 yıl önce bu yazdıklarım aklıma geldi!
Yine anayasa, çözüm falan diyorlar… Türkiye bunları yaşadı! Yine yaşamasın diyorsak üzerimize düşeni yapmak zorundayız. ”
Türk siyasi hayatına yakın bir süreçte yeni bir parti daha katılacak. Böylece üstü kapalı yürütülen siyasi faaliyetler de aleniyet kazanacak. Doğrusu da budur. Bir parti üzerinden siyaset yapmaktansa çıkar ortaya kendine oy istersin.(ACP – Amerikancı Cemaat Partisi… Biliyorsunuz ABD destekli darbe yapmaya kalktılar. Şimdi de orman yaktıklarını konuşuyoruz!)
Tarikatlerin, Osmanlı – Türk İmparotorluğu döneminde de siyaset yaptıkları, zaman zaman iktidar oldukları bazı siyaset bilimcilere göre de dönemin siyasi partileri olarak kabul edildikleri bilinen gerçeklerdir.
Cumhuriyet döneminde gelişen ve değişen dünya koşulları çerçevesinde tarikatların siyaset üzerindeki etkisinin önüne geçilmek istenmişse ve bu sebeple bir takım yasaklar getirilmişse de, geldiğimiz nokta itibarı ile bunda başarılı olunamadığı görülmektedir.
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında tarikatların faaliyetlerine resmen son verilmişse de bunlar yaşayan sosyal organizmalar olduğu için yeraltında faaliyetleri devam etmiş ve uhrevi amaçların yanında dünyevi hedeflerin tahakkuku için tarikat mensuplarının siyaset yapması ile günümüze kadar gelinmiştir.
Serbest Fırka uygulamasından bu yana Demokrat Parti ile devam eden tarikatların siyaset yapma gerçekliği, AKP iktidarı zamanında da artan bir kuvvet kazanarak sürmektedir. Ancak bu siyaset yapma isteğinin ikrarı, her nedense cemaat ve tarikatları yönetenler tarafından pek kabul görmez ve bu gerçek itiraf edilmez.
Demokrat Parti, Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi, Demokratik Parti, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi, Islahatçı Demokrasi Partisi, Refah-Fazilet-Saadet Partilerinin silsilesi, Bağımsız Türkiye Partisi, Büyük Birlik Partisi ve hatta Ecevit’in Demokratik Sol Partisi; cemaat ve tarikatlarla yakın ilişki içinde olmuştur.
Cemaat ve tarikatlar, bu partilere adaylarını yerleştirerek onları meclise göndermeyi başarmış ve destekledikleri partinin iktidar olması halinde bu adamlarını bakanlık ya da bürokrasinin üst koltuklarına oturtmuşlardır.
Bu çalışmalar devletin bizzat kendisi tarafından da çeşitli nedenler ve zorunluluklar sebebi ile zaman zaman desteklenmiştir. Kenan Evren döneminde olduğu gibi.
Osmanlı dönemindeki hak ve imtiyazlarını, Cumhuriyet ile birlikte kaybeden cemaat ve tarikatlar; bu hak ve imtiyazları yeniden kazanabilmek için olağanüstü bir disiplin, fedakarlık ve çalışkanlık isteyen çalışmaları sürdürmüş ve bu günkü güçlerine ulaşmışlardır. Hatta bu konuda bir çok şey mübah görülmüştür.
Tarikat ve cemaatlerin bu çalışmaları, milli devletten hoşnut olmayan........
© Medya Siyaset
